عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

Ya Seen [Ya Seen] - Turkish translation - Rowwad Tanslation Center

Surah Ya Seen [Ya Seen] Ayah 83 Location Maccah Number 36

Yâ Sîn.

Şüphesiz sen elbette gönderilen rasûllerdensin.

(Bu Kur'an) üstün, güçlü ve çok merhametli olan (Allah) tarafından indirilmiştir.

Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için (bu kitap indirilmiştir.)

Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.

Sen, ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.

Muhakkak biz ölüleri diriltiriz. Onların ileri gönderdiklerini de, geride bıraktıklarını (izlerini) da yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz'da) sayıp yazmışızdır.

Hani onlara iki elçi göndermiştik de onları yalanlamışlardı. Bir üçüncüsü ile onlara destek vermiştik. (Onlar:) "Biz, size gönderilen elçileriz." demişlerdi.

Elçiler ise: "Rabbimiz biliyor ki biz, size gönderilen elçileriz." diye karşılık verdiler.

"Bizim görevimiz apaçık tebliğden başka bir şey değildir."

(Elçiler) dediler ki: "Sizin uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz çok ileri giden bir topluluksunuz".

Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tabi olun. Çünkü onlar hidayete ermiş kimselerdir.

Ben, beni yaratana ne diye ibadet etmeyecekmişim? Üstelik siz yalnız ona döndürüleceksiniz.

“O’nu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahman; bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar.”

Bu takdirde ben muhakkak apaçık bir sapıklık içinde olurum.

"Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama layık kimselerden kıldığını."

(Onları helâk eden) Korkunç sesten başka bir şey değildi. Bir anda sönüp gittiler.

Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onların artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

Gece de kendileri için bir delildir. Gündüzü ondan sıyırarak çekip alırız. Bir de bakarsın ki karanlık içinde kalmışlardır.

Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.

Eğer dilersek, onları suda boğarız da kimse de yardımlarına gelemez. İşte o zaman onlar için bir kurtuluş da yoktur.

Ancak bizim tarafımızdan bir rahmet ve belli bir zamana kadar dünyadan faydalandırmamız müstesnadır.

Önünüzdekinden ve arkanızdakinden (dünya ve ahiret azabından) sakının. Umulur ki, size merhamet olunur denildiğinde (yüz çevirirler).

Kendilerine; "Allah’ın size verdiği rızıklardan infak edin!" denildiği zaman kâfirler, iman edenlere derler ki; "Allah'ın dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi acaba biz mi doyuracağız? Gerçekten siz apaçık bir sapıklık içindesiniz.”

Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.

Orada, onlar için meyveler vardır. Canlarının istediği her şey onlarındır.

Eğer dilesek; oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi, ne de geri gelmeye.

Kime uzun ömür verirsek onu yaratılışında tersine döndürürüz. Hâlâ akletmiyorlar mı?

(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve küfre sapanların üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir).

O hayvanları, onların emrine verdik. Onlardan kimine biniyorlar, kiminin de etini yiyorlar.

O hayvanlarda, insanlar için daha başka faydalar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmiyorlar mı?

Onlar, kendilerine yardımda bulunmaya güç yetiremezler. Aksine kendileri onlar için hazırlanmış askerlerdir.

Artık onların sözleri seni üzmesin. Biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da elbette biliyoruz.

Her şeyin mülkü elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah (noksanlıklardan) münezzehtir.