عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

The wind-curved sandhills [Al-Ahqaf] - Turkish translation - Rowwad Tanslation Center

Surah The wind-curved sandhills [Al-Ahqaf] Ayah 35 Location Maccah Number 46

Hâ, Mîm.

Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere dua/ibadet edenden daha sapık kim olabilir? (Oysa) onlar, bunların dualarından/ibadetlerinden habersizdirler.

İnsanlar (kıyamet günü) toplandığında, o taptıkları kendilerine düşman oluverir, onların ibadetlerini de inkâr ederler.

Yoksa; “Onu uydurdu mu?” diyorlar. De ki: "Eğer onu uydurmuşsam, Allah'tan bana (gelecek) olan hiç bir şeye (karşı) malik olamazsınız. O, sizin onun hakkında söylediklerinizi çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak o yeter. O; çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."

De ki: “Söyleyin bakalım; eğer (bu Kur'an) Allah katından ise, siz de onu inkâr etmişseniz, İsrailoğulları'ndan bir şahit de bunun bir benzerine şahitlik edip iman etmişse ve siz de (iman etmeyerek) büyüklük taslamışsanız (o zaman bu büyük zulüm ve küfür değil midir?) Şüphesiz Allah, zalim topluma hidayet etmez."

İşte onlar o kimselerdir ki, onlardan işlediklerinin (amellerinin) en güzelini kabul ederiz, onların günahlarını bağışlarız. Onlar Cennetlikler arasındadırlar. Kendilerine yapılan vaat, kendilerine yapılagelen doğru bir vaaddir.

Anne ve babasına; "Öf be! Siz de, benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken beni yeniden diriltip, (kabrimden) çıkartılmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye, anne ve babası Allah'tan isteyerek; "Yazıklar olsun sana! İman et, şüphesiz Allah’ın vaadi haktır." (derler. O ise:) "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir." diye cevap verir.

Herkesin, yaptıklarına göre dereceleri vardır. Herkese işlediklerinin karşılığı ödenir ve kendilerine zulmedilmez.

Onlar da: "Bizi, ilahlarımızdan döndürmek için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi haydi bize getir." demişlerdi.

O da: "İlim ancak Allah’ın yanındadır. Ben size benimle gönderilenleri tebliğ ediyorum, fakat ben sizin cahillik eden bir topluluk olduğunuzu görüyorum." dedi.

Nihayet onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: "Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur." dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!

O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz, suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.

Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için ilah edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Aksine onlardan uzaklaştılar. Çünkü o, onların uydurduğu kendi yalanlarıdır.

Hani cinlerden bir grubu, Kur’an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine); "Susup, dinleyin!" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.

"Kim Allah'a davet edene icabet etmezse artık o, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakıcı değildir ve onun O'ndan başka velileri de yoktur. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler."

Küfre sapanlar ateşe sunuldukları gün; “Bu gerçek değil miymiş?” denir. Onlar; “Evet! Rabbimize andolsun ki gerçekmiş.” derler. Allah; “Öyle ise küfretmekte olduklarınızdan dolayı azabı tadın!” der.

(Ey Muhammed!) Rasullerden büyük azim sahiplerinin sabrettiği gibi sen de sabret ve hunlar için acele etme. Onlar tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. Bu bir bildiridir. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helâk edilir.