عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

The Believers [Al-Mumenoon] - Turkish translation - Shaaban Britsh

Surah The Believers [Al-Mumenoon] Ayah 118 Location Maccah Number 23

Onlar zekâtı ifa eder (kendilerini maddeten ve manen arındırırlar).

Onlar, Firdevs’e varis olacaklardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Sonra onu sağlam bir yerde (rahimde) bir su damlası haline getirdik.

Nuh’u kavmine (Rasûl olarak) göndermiştik. Dedi ki: Ey kavmim, Allah’a ibadet ediniz. O’ndan başka bir ilahınız yoktur. O halde (şirk koşmaktan) sakınmaz mısınız?

Nuh: "Rabbim, beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi.

Ve yine şöyle de: Rabbim, beni mübarek bir yere indir. Konuklayanların en hayırlısı sensin!

Şüphesiz bunda ayetler/belgeler vardır ve elbette biz imtihan ediyoruz.

İçlerinden onlara: Allah’a ibadet edin, sizin ondan başka bir ilahınız yoktur, sakınmaz mısınız? diyen bir rasûl gönderdik. O halde sakınmaz mısınız?

Rabbim, dedi. Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et!

Derken onları hak (olan) bir çığlık yakaladı. Onları bir (sel) süprüntüsü haline getirdik. Helak olup gitti zalim kavim!

Firavun’a ve çevresine. Ama onlar, büyüklendiler. Zaten (insanlara) üstünlük taslayan bir kavim idiler.

Bu sebeple onları yalanladılar da helak edilenlerden oldular.

İşlerini aralarında bölük bölük/grup grup ayırdılar. Her grup kendi yanında olanla sevinip, ferahlıyor.

Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

İyiliklerde onlara acele davranıyoruz. Hayır, onlar, (bunu) farkına varmıyorlar.

En sonunda onların refaha dalıp gitmiş (zengin ve liderler) olanlarını azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.

Bununla (Kabe ile) başkalarına karşı büyüklük taslıyor, gece vakti de (Kur'an hakkında) batıl sözler söylüyordunuz.

Yoksa: “Onda bir delilik var mı?" diyorlar. Hayır! O, onlara hakkı getirdi. Ama onların çoğu haktan hoşlanmıyorlar.

Eğer hak onların arzularına/hevalarına uysaydı; gökler, yer ve her ikisinin de içindekiler bozulup giderdi. Hayır, biz onlara şan ve şerefleri olan (Kur’an’ı) verdik. Fakat, onlar (Kur'an'ın) zikrinden yüz çeviriyorlar.

Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri çok daha hayırlıdır. Rızık verenlerin en iyisi O’dur.

Eğer onlara rahmet edip, başlarındaki sıkıntıyı gidermiş olsaydık bile yine de azgınlıkları içinde bocalayıp dururlardı.

Kimdir, her şeyin mülkiyetini elinde bulunduran? Kimdir, himaye eder ve kendisine karşı kimse himaye edilemez olan? Eğer biliyorsanız söyleyin, de!

“Allah’tır” diyecekler. Öyleyse nasıl olup da büyüye kapılıp, aldatılıyorsunuz de!

O, gizliyi de açığı da bilendir, onların koştukları şirklerden çok yücedir.

De ki: Rabbim, onlara vaat edileni eğer bana göstereceksen;

Ve de ki:Rabbim, şeytanların vesveselerinden, kışkırtmalarından sana sığınırım!

Şeytanların yanımda hazır bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim!

Belki ben, terkettiğim salih amelleri yaparım. Asla, o sadece söyleyenin söylediği (faydasız) bir sözüdür. Onların arkalarında yeniden diriltilecekeri güne kadar bir berzah/ perde vardır.

Ateş onların yüzlerini bürüyüp, yakar ve (dudakları da yanar da) dişleri sırıtıp öylece kalır.

Rabbimiz! Bizi ateşten çıkar. Eğer (sapıklığa) tekrardan dönersek, biz gerçekten zalimleriz, derler.

Allah, aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın! der.

De ki:Rabbim, bağışla ve merhamet et! Merhametlilerin en hayırlısı sensin!