عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

Those who set the ranks [As-Saaffat] - Turkish translation - Shaaban Britsh

Surah Those who set the ranks [As-Saaffat] Ayah 182 Location Maccah Number 37

Uzaklaştırılarak... Onlar için devamlı bir azap vardır.

Şimdi onlara sor: Yaratılışça onlar mı daha çetin/zor yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.

Belki sen buna hayret ediyorsun, onlar da alay ediyorlar.

Onlara öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.

Size ne oldu da birbirinize yardım etmiyorsunuz?

Hayır! Onlar, bugün artık teslim olmuşlardır.

Diğerleri de derler ki: Hayır! Siz iman eden kimseler değildiniz.

Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı bir gücümüz de yoktu. Fakat siz, zaten azgın bir toplum idiniz.

Artık Rabbimizin hakkımızdaki sözü gerçekleşti. Kesinlikle biz onu/azabı tadacağız.

Evet sizi saptırdık, çünkü biz de sapkın kimseler idik.

Meyveler (vardır) ve onlar ikrama layık olanlardır.

Etraflarında pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.

O, ne baş ağrısı/sersemliği verir, ne de ondan sarhoş olurlar.

Yanlarında da, gözlerini sadece kendisine çevirmiş, güzel gözlü eşler.

İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar:

(Cennet'e giren) Ona ne olduğunu görüyor musunuz? der.

Allah’a yemin ederim ki, sen neredeyse beni de helak edecektin! der.

Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (Cehennem'e) getirilenlerden olurdum, dedi.

Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz değil mi?

Tomurcukları (ürünleri) sanki Şeytanlar'ın başları gibidir.

Onlar, babalarını, atalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı.

Andolsun ki, onlardan önce eski milletlerin çoğu dalalete düştü.

Şüphesiz Nuh bize seslenmişti de, doğrusu biz pek güzel icabet edenleriz!

Sonradan gelenler arasında (güzel bir) nam bıraktık.

Hani O, Rabbine (şirkten) selamette olan bir kalp ile gelmişti.

Hani o, babasına ve kavmine demişti ki: Siz, nelere ibadet ediyorsunuz?

Alemlerin Rabbi hakkında ne düşünüyorsunuz ki (O'na şirk koştunuz)?

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

İbrahim, onlara; (Ellerinizle) Yonttuğunuz şeylere mi ibadet ediyorsunuz? dedi.

Oysa sizi de yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.

İbrahim dedi ki: Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek.

Biz de ona yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdesi verdik.

Her ikisi de teslimiyet gösterip, İbrahim oğlunu alnı üzerine yatırdığı zaman...

Ona fidye/bedel olarak büyük bir kurbanlık (koç) vermiştik.

Sonradan gelenler arasında (güzel bir) nam bıraktık.

Yaratıcıların en iyisini bırakıp Ba’l (adlı puta) mi dua ediyorsunuz?

Onu yalanladılar, bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak olanlardır.

Sonradan gelenler arasında (güzel bir) nam bıraktık.

Sadece geride kalanlardan olan yaşlı bir kadın dışında.

Siz sabah vakti onların üstünden (yanından) muhakkak geçip gidiyorsunuz.

İnsanların tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.

Ama biz onu bitkin (hasta) olduğu halde boş bir yere çıkardık.

Onun üzerine de (geniş yapraklı) bir bal kabağı bitkisi bitirdik.

Ona iman ettiler, biz de onlara bir süreye kadar geçimlik verdik.

“Allah'ın erkek bir çocuğu oldu” diyorlar. Gerçekten onlar yalancıdırlar.

Size ne oluyor? Nasıl hüküm verebiliyorsunuz?

Yoksa sizin çok açık bir deliliniz mi var?

Allah, onların vasıflandırdıkları (sıfatlardan) münezzehtir.

Hiçbiriniz, (Allah'a karşı) başka kimseyi fitneye düşürüp yoldan çıkaramazsınız.

Şimdi ise O’na küfrettiler. Yakında bilecek onlar.

Andolsun ki, (peygamber) gönderilmiş kullarım için Bizim (onlara yardım) sözümüz geçmiştir.

Öyleyse bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

Ve onlara (gelecek azabı) gözetleyedur. Onlar da yakında görecekler.

Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman, uyarılıp korkutulanların sabahı pek de kötü olacak!

Ve onlara (gelecek azabı) gözetleyedur. Onlar da yakında görecekler.

İzzet/güç sahibi olan senin Rabbin, onların nitelendirmekte olduklarından münezzehtir.