عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

The Forgiver [Ghafir] - Turkish translation - Shaaban Britsh

Surah The Forgiver [Ghafir] Ayah 85 Location Maccah Number 40

Hâ, Mîm.

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra da çeşitli topluluklar (yalanladı). Her ümmet, kendi peygamberlerini yakalamaya/öldürmeye azmetti ve batıl uğruna mücâdele ettiler. Ta ki onunla hakkı ortadan kaldırsınlar! Cezalandırmam nasıldı?

Onları kötülüklerden koru! O gün sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet de etmiş olursun. İşte en büyük kurtuluş budur.

İşte bu (azap), dünyada iken yalnızca Allah’a (ibadete) çağrıldığında küfretmeniz, O’na ortak koşulduğunda ise iman etmeniz sebebiyledir. Oysa, hakimiyet, üstün ve büyük olan Allah’ındır.

Onları, iyice yaklaşan günden uyarıp, korkut. O zaman yürekler kederli bir halde gırtlaklara dayanır. Zalimler için bir dost ve sözü dinlenen bir şefaatçi de yoktur.

İşte bu, onlara peygamberlerin apaçık deliller getirmesine rağmen, onların kâfir olmasındandır. Allah da onları hemen yakalamıştır. Şüphesiz o çok güçlü ve şiddetle cezalandırandır.

İman eden kimse şöyle dedi: Ey halkım! Doğrusu ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi, bir günün gelmesinden korkuyorum.

O gün arkanızı döner, kaçarsınız. Fakat, sizi Allah’tan koruyacak hiç bir şey yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur.

Bu kimseler, Allah’ın ayetleri hakkında, kendilerine gelen bir delil olmadığı halde tartışır dururlar. Bu, Allah katında da, iman edenlerin yanında da büyük bir gazap sebebidir. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Beni, Allah’a küfretmeye, ona hakkında bilgim olmayan bir şeyi ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, Aziz ve çok bağışlayıcı olan (Allah'a) davet ediyorum.

Biz, peygamberlerimize ve iman edenlere dünya hayatında da, şahitlerin (şahitlik için) ayağa kalkacağı kıyamet günü de yardım edeceğiz.

O, akıl sahipleri için bir öğüt ve hidayet rehberidir.

İşte O, her şeyin yaratıcısı, kendisinden başka (hak) ilah olmayan Rabbimiz Allah’tır. O halde nasıl olup da (imandan) döndürülüyorsunuz!

Sizi topraktan, sonra meniden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra sizi analarınızın karnından bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa eriştiren, derken ihtiyarlığa varacak kadar yaşatan da O'dur. Kiminiz daha önce vefat ettirilir, kiminiz de belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız. Belki artık akledersiniz!

Sabret, kuşkusuz Allah’ın vaadi haktır. Biz onlara vaat ettiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, ya da seni vefat ettiririz. Ama neticede onlar, bize döndürüleceklerdir.

Onlarda sizin için başka faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaca/arzuya onların üzerinde ulaşırsınız. Hem onların üzerinde hem de gemilerde taşınırsınız.

Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah’ın hangi ayetlerini inkâr edebilirsiniz.

Hiç yeryüzünde gezmiyorlar mı? Kendilerinden öncekilerin akibetinin ne olduğuna baksınlar. Nitekim onlar, bunlardan kuvvet ve yeryüzündeki eserleri yönünden daha üstündüler. Ama Allah, onları günahları sebebiyle yakalamıştı da onları Allah’tan koruyacak birisi yoktu.

Azabımızı gördükleri zaman iman etmeleri onlara bir yarar sağlamadı. (Bu,) Allah'ın kulları arasında sürüp gitmekte olan sünnetidir. İşte kâfirler orada hüsrana uğramışlardır.