عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

Council, Consultation [Ash-Shura] - Turkish translation - Shaaban Britsh

Surah Council, Consultation [Ash-Shura] Ayah 53 Location Maccah Number 42

Hâ mîm.

Ayn, Sin, Kâf.

Ummul-Kura/Mekke ve çevresindekileri uyarman için, hakkında hiçbir şüphenin bulunmadığı toplanma günü ile uyarasın diye; işte sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. (İnsanların) bir takımı cennettedir, bir takımı da çılgın alevler içinde!

Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki düşmanlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin’den belirlenmiş bir süreye kadar bir söz geçmiş olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onların ardından kitaba mirasçı olanlar da elbette ondan bir şüphe ve tereddüt içindedirler.

O halde, davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Onların hevalarına/arzularına uyma ve şöyle söyle: Allah’ın indirdiği tüm kitaplara inandım. Aranızda adaleti sağlamakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız sizedir. (Hak ortaya çıktıktan sonra) Bizimle sizin aranızda bir tartışma yoktur. (Kıyamet günü) Allah, bizleri bir araya toplayacaktır ve dönüş O’nadır

Allah, kullarına karşı çok lütufkardır. Dilediğini rızıklandırır. Çok kuvvetli ve güçlü olan O’dur.

Yoksa, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine bir din kılan ortakları mı var? Eğer (azabın ertelenmesine dair) kesin bir hüküm olmasaydı, aralarında hemen hükmedilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır.

Veya işledikleri sebebiyle onları helak eder, bir çoğunu da affeder.

Ayetlerimiz hakkında mücadele edenler bilsinler ki onların kaçıp kurtulacağı bir yer yoktur.

Rablerinin (tevhid davetine) icabet ederler, namazlarını ikame ederler ve onların işleri aralarındaki şûrâ iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da infak ederler.

Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol/sorumluluk yoktur.

Bir insanın, vahiy dışında veya perde arkasından ya da bir elçi gönderilmeksizin Allah ile konuşması mümkün değildir. İşte bu şekilde O, dilediğine kendi izni ile vahyeder. O, çok üstündür, Hakim'dir.

İşte bu şekilde sana da emrimizden bir ruhu/Kur'an'ı vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. en, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen, dosdoğru bir yolu göstermektesin.