The Noble Qur'an Encyclopedia
Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languagesThe Ascending stairways [Al-Maarij] - Turkish translation - Shaaban Britsh
Surah The Ascending stairways [Al-Maarij] Ayah 44 Location Maccah Number 70
Dua eden biri, inecek azap hakkında dua ederek, (onu) istedi.
Kâfirler için onu önleyecek hiç kimse yoktur.
Üstün ve ulu Allah’tan (kimse koruyamaz).
Melekler ve Ruh (Cebrail) süresi elli bin yıl olan bir günde ona yükselirler.
Öyleyse sen, güzel bir sabırla sabret!
Onlar bunu uzak görüyorlar.
Biz ise onu yakın görüyoruz
O gün, gök erimiş maden/kurşun gibi olur.
Dağlar ise atılmış (uçuşan, hafif) yün gibi olur.
Hiçbir yakın bir yakınını soramaz.
Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, fidye olarak vermek ister
Eşini ve kardeşini.
Kendisini barındıran sülâlesini.
Ve yeryüzünde bulunan herkesi (fidye olarak vermek ister) ki kendini kurtarabilsin.
Asla! Şüphesiz o, alevlenen bir ateştir.
Deriyi yakıp kavurur.
Çağırır hakka arkasını dönüp, yüz çevireni.
Malını toplayıp yığanı…
İnsan aç gözlü ve tez canlı olarak yaratılmıştır.
Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder.
Bir iyilik dokununca da çok cimridir.
Namaz kılanlar böyle değildir.
Onlar, namazlarında daimidirler.
Onların mallarında belli bir hak vardır.
İsteyene ve (istemekten utanıp) mahrum kalana.
Onlar hesap gününü tasdik ederler.
Rablerinin azabından korkarlar.
Gerçekten Rablerinin azabından güvende olunamaz.
Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir.
Ancak eşlerine ve sahip oldukları cariyelerine karşı müstesna. Çünkü onlar kınanmaz.
Bundan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşmış olanlardır.
Onlar, emanetlerine ve sözlerine riayet ederler
Onlar, şahitliklerini doğru olarak yerine getirirler.
Onlar, namazlarını muhafaza ederler.
Onlar, Cennetlerde ikram olunurlar.
(Ey Rasûl!) O kâfirlere ne oluyor ki, sana doğru koşuyorlar?
Sağdan soldan, bölük bölük gruplar halinde (oturup, seninle konuşuyorlar).
Yoksa onların her biri nimet Cennetlerine mi girdirileceğini ümit ediyor?
Asla! Biz onları bildikleri şeyden yarattık.
Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki gücümüz yeter.
Şüphesiz bizim onların yerine daha iyilerini getirmeye... Bizim önümüze de geçilemez.
Bırak onları, kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp, oynasınlar!
O gün onlar, (dünyada) ilahlara/putlara koştukları gibi kabirlerinden koşarak çıkarlar.
Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş İşte bu, onlara söz verilen gündür!