عربيEnglish

The Noble Qur'an Encyclopedia

Towards providing reliable exegeses and translations of the meanings of the Noble Qur'an in the world languages

Spoils of war, booty [Al-Anfal] - Turkish translation - Rowwad Tanslation Center

Surah Spoils of war, booty [Al-Anfal] Ayah 75 Location Madanah Number 8

Onlar namazlarını dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle bu hususta tartışıyorlardı.

Bu, günahkârların hoşuna gitmese de hakkı (İslamı) yüceltmek ve batılı da ortadan kaldırmak içindir.

Hani siz Rabbinizden imdat istiyordunuz da: “Muhakkak Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediyorum” diye duanıza karşılık vermişti.

İşte bu sizin; tadın bunu. (Ahirette) kâfirler için bir de Cehennem azabı vardır.

-Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariç- böyle bir günde her kim onlara arkasını dönerse; mutlaka o, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de Cehennem'dir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

İşte durum bu. Bir de Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir.

(Ey kâfirler!) Fetih istiyorsanız, işte size fetih gelmiştir. Eğer (küfrünüze ve savaşa) son verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer tekrar dönerseniz biz de döneriz. Topluluğunuz kalabalık olsa bile size bir fayda vermeyecektir. Çünkü Allah, Mü'minlerle beraberdir.

Hani o kâfirler seni tutup bağlamak yahut öldürmek yahut seni (Mekke’den) çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı kurarlarken Allah da bunun karşılığında kendilerine tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Kâfir olanlara (küfürlerinden) vazgeçerlerse önceden yaptıklarının bağışlanacağını, tekrar dönerlerse öncekiler hakkında uygulanan ilahi kanun onlara da uygulanacağını söyle.

Hatırlayın ki, (Bedir Savaşı'nda) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir.

Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah (sizi bunlardan) kurtardı. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.

Hani Şeytan, onlara yaptıklarını süslemiş ve; “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek (kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti. Fakat iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince (Şeytan), gerisin geriye dönüp; “Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler) görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır.” demişti.

Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler; “Bunları, dinleri aldatmış.” diyorlardı. Hâlbuki kim Allah’a tevekkül ederse, hiç şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

(Ey kâfirler!) Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa, Allah kullarına zulmedici değildir.

Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişi/tutumu gibi onlar, Allah’ın ayetlerine küfrettiler de, Allah da onları günahları sebebiyle yakalayıp yok etti. Allah; güçlüdür, cezası çok şiddetlidir.

Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin ayetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helâk etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi.

Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü kâfirlerdir. Artık onlar iman etmezler.

(Anlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de anlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.

Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Şüphesiz O Aziz'dir, Hakim'dir.

Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz. Hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah; mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınıza (fidye) karşılık size büyük bir azap dokunurdu.

Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah; çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere de ki: Eğer Allah, kalplerinizde (iman, ihlâs, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu) bilirse, sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah; çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Eğer sana hainlik etmek isterlerse, (bil ki) onlar daha önce Allah’a da hainlik etmişlerdi de, Allah onlara karşı (sana) imkân (kudret) vermişti. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.