Main pages

Surah Competition [At-Takathur] in Turkish

Surah Competition [At-Takathur] Ayah 8 Location Maccah Number 102

أَلْهَىٰكُمُ ٱلتَّكَاثُرُ ﴿١﴾

Oyaladı mal-mülk çokluğuyla öğünmek sizleri.

Alİ Bulaç

(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.'

Çeviriyazı

elhâkümü-ttekâŝür.

Diyanet İşleri

Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.

Diyanet Vakfı

Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki,

Edip Yüksel

Çoğaltma yarışı sizi alabildiğine meşgul etti;

Elmalılı Hamdi Yazır

Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.

Öztürk

Aldatıp oyaladı o çokluk yarışı sizleri,

Suat Yıldırım

Dünyalıklarla böbürlenmek, oyaladı sizleri.

Süleyman Ateş

Çokluk yarışı, sizi oyaladı,

حَتَّىٰ زُرْتُمُ ٱلْمَقَابِرَ ﴿٢﴾

Ziyaret edinceye dek kabirleri.

Alİ Bulaç

\"Öyle ki (bu,) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü.\"

Çeviriyazı

ḥattâ zürtümü-lmeḳâbir.

Diyanet İşleri

Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.

Diyanet Vakfı

Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

Edip Yüksel

Mezarlara varıncaya (ölünceye) kadar...

Elmalılı Hamdi Yazır

Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.

Öztürk

Öyle ki, ziyaret edip saydınız kabirleri.

Suat Yıldırım

Tâ boylayıncaya kadar kabirleri!

Süleyman Ateş

Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz (kabre girinceye kadar mal artırmağa çalıştınız).

كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٣﴾

İş öyle değil, yakında bilirsiniz.

Alİ Bulaç

Hayır; ileride bileceksiniz.

Çeviriyazı

kellâ sevfe ta`lemûn.

Diyanet İşleri

Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz.

Diyanet Vakfı

Hayır! Yakında bileceksiniz!

Edip Yüksel

Doğrusu, yakında bileceksiniz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır! Yakında bileceksiniz.

Öztürk

Ama iş öyle değil; yakında bileceksiniz!

Suat Yıldırım

Hayır (geçici dünya zevklerine bağlanmak doğru değil, sakının bundan) ileride bileceksiniz!

Süleyman Ateş

Hayır (olmaz bu), yakında bileceksiniz (hatanızı)!

ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٤﴾

Sonra da gene iş öyle değil, yakında bilirsiniz.

Alİ Bulaç

Yine hayır; ileride bileceksiniz.

Çeviriyazı

ŝümme kellâ sevfe ta`lemûn.

Diyanet İşleri

Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz.

Diyanet Vakfı

Elbette yakında bileceksiniz!

Edip Yüksel

Elbette, yakında bileceksiniz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Yine hayır! Yakında bileceksiniz (hatanızı).

Öztürk

Hayır, hayır! İş öyle değil! Yakında bileceksiniz.

Suat Yıldırım

Evet, evet! İleride bileceksiniz!

Süleyman Ateş

Yine hayır, yakında bileceksiniz (hatanızı)!

كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ ٱلْيَقِينِ ﴿٥﴾

İş öyle değil, şüphesiz olarak iyideniyiye bir bilseniz.

Alİ Bulaç

Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız,

Çeviriyazı

kellâ lev ta`lemûne `ilme-lyeḳîn.

Diyanet İşleri

Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz!

Diyanet Vakfı

Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,

Edip Yüksel

Doğrusu, kesin olarak bilseydiniz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

Öztürk

İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Ne olurdu, şaşmaz ve aldatmaz bir bilgiyle bilseydiniz!

Suat Yıldırım

Sakının bundan! Eğer kesin bir tarzda (ilmelyakin) bilseydiniz böyle yapmazdınız.

Süleyman Ateş

Hayır, (gerçeği) kesin bilgi ile bilseydiniz;

لَتَرَوُنَّ ٱلْجَحِيمَ ﴿٦﴾

Andolsun ki o koca cehennemi göreceksiniz.

Alİ Bulaç

Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz.

Çeviriyazı

leteravunne-lceḥîm.

Diyanet İşleri

And olsun ki, cehennemi göreceksiniz.

Diyanet Vakfı

Mutlaka cehennem ateşini görürdünüz.

Edip Yüksel

Cehennemi görürdünüz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

Öztürk

Yemin olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz!

Suat Yıldırım

Siz cehennemi göreceksiniz.

Süleyman Ateş

Mutlaka cehennemi görür (oun varlığını gözle görmüş gibi kabul eder)diniz.

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ ٱلْيَقِينِ ﴿٧﴾

Sonra da andolsun ki gözlerinizle göreceksiniz.

Alİ Bulaç

Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız.

Çeviriyazı

ŝümme leteravunnehâ `ayne-lyeḳîn.

Diyanet İşleri

And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

Diyanet Vakfı

Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.

Edip Yüksel

Zaten, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.

Öztürk

Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz!

Suat Yıldırım

Evet, evet onu mutlaka gözlerinizle göreceksiniz!

Süleyman Ateş

Sonra onu kesin olarak gözle göreceksiniz.

ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٨﴾

Sonra da andolsun ki o gün nimetlerden soruya çekileceksiniz.

Alİ Bulaç

Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz.

Çeviriyazı

ŝümme letüs'elünne yevmeiẕin `ani-nne`îm.

Diyanet İşleri

Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.

Diyanet Vakfı

Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.

Edip Yüksel

Sonra, o gün (size verilen) nimetlerden sorulacaksınız.

Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız

Öztürk

Sonra o gün, nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz!

Suat Yıldırım

Sonra o gün nimetlerden hesaba çekileceksiniz!

Süleyman Ateş

Sonra o gün, (size verilen) ni'metten sorulacaksınız.