Main pages

Surah The Ranks [As-Saff] in Turkish

Surah The Ranks [As-Saff] Ayah 14 Location Madanah Number 61

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۖ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ﴿١﴾

Tenzih eder Allah'ı, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve odur üstün, hüküm ve hikmet sahibi.

Alİ Bulaç

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Çeviriyazı

sebbeḥa lillâhi mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm.

Diyanet İşleri

Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ı tesbih ederler. O, güçlüdür, Hakim'dir.

Diyanet Vakfı

Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

Edip Yüksel

Göklerde ve yerde olanlar ALLAH'ı yüceltir. O, Üstündür, Bilgedir.

Elmalılı Hamdi Yazır

Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

Öztürk

Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir O, Hakîm'dir.

Suat Yıldırım

Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tesbih ve tenzih eder. O azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).

Süleyman Ateş

Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ı tesbih etmiştir. O üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ ﴿٢﴾

Ey inananlar, ne diye yapmayacağınız şeyi söylersiniz?

Alİ Bulaç

Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?

Çeviriyazı

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lime teḳûlûne mâ lâ tef`alûn.

Diyanet İşleri

Ey inananlar! Yapmayacağınız şeyi niçin söylersiniz?

Diyanet Vakfı

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?

Edip Yüksel

Ey inananlar, neden yapmadığınız veya yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?

Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?

Öztürk

Ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz?

Suat Yıldırım

Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?

Süleyman Ateş

Ey inananlar niçin yapmayacağınız şeyi söylüyorsunuz?

كَبُرَ مَقْتًا عِندَ ٱللَّهِ أَن تَقُولُوا۟ مَا لَا تَفْعَلُونَ ﴿٣﴾

Allah katında en nefret edilen şey, yapmayacağınız şeyi söylemenizdir.

Alİ Bulaç

Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti).

Çeviriyazı

kebüra maḳten `inde-llâhi en teḳûlû mâ lâ tef`alûn.

Diyanet İşleri

Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.

Diyanet Vakfı

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.

Edip Yüksel

Yapmadığınız şeyi söylemeniz, ALLAH katında en sevilmeyen davranışlardandır.

Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.

Öztürk

Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir günahtır.

Suat Yıldırım

Yapmayacağınız şeyleri söylemek, Allah'ın en çok nefret ettiği şeylerdendir.

Süleyman Ateş

Yapmayacağınız şeyi söylemek, Allah katında en sevilmeyen bir şeydir.

إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِهِۦ صَفًّۭا كَأَنَّهُم بُنْيَٰنٌۭ مَّرْصُوصٌۭ ﴿٤﴾

Şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, yanyana, kurşunla kenetlenip kurulmuş bir duvar gibi saf kurarak savaşanları sever.

Alİ Bulaç

Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

Çeviriyazı

inne-llâhe yüḥibbü-lleẕîne yüḳâtilûne fî sebîlihî ṣaffen keennehüm bünyânüm merṣûṣ.

Diyanet İşleri

Doğrusu Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, saf halinde çarpışanları sever.

Diyanet Vakfı

Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever.

Edip Yüksel

ALLAH kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi düzenli birlikler halinde savaşanları sever.

Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.

Öztürk

Allah kendi yolunda, duvarları birbine perçinlenmiş bir bina gibi, saf bağlıyarak çarpışanları sever.

Suat Yıldırım

Allah, taşları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saflar halinde, Kendi yolunda savaşanları sever.

Süleyman Ateş

Allah, kendi yolunda kenetlenmiş binalar gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِۦ يَٰقَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِى وَقَد تَّعْلَمُونَ أَنِّى رَسُولُ ٱللَّهِ إِلَيْكُمْ ۖ فَلَمَّا زَاغُوٓا۟ أَزَاغَ ٱللَّهُ قُلُوبَهُمْ ۚ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ ﴿٥﴾

Ve an o zamanı ki hani Musa, kavmine, ey kavmim demişti, ne diye beni incitirsiniz ve gerçekten de bilirsiniz ki ben, şüphe yok ki Allah'ın gönderdiği peygamberim size; derken onlar, eğrilince Allah da gönüllerini gerçekten batıla meylettirdi ve Allah, buyruktan çıkan topluluğu doğru yola sevketmez.

Alİ Bulaç

Hani Musa, kavmine demişti ki: \"Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?\" İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez.

Çeviriyazı

veiẕ ḳâle mûsâ liḳavmihî yâ ḳavmi lime tü'ẕûnenî veḳat ta`lemûne ennî rasûlü-llâhi ileyküm. felemmâ zâgû ezâga-llâhü ḳulûbehüm. vellâhü lâ yehdi-lḳavme-lfâsiḳîn.

Diyanet İşleri

Musa milletine: \"Ey milletim! Beni niçin incitirsiniz? Oysa, benim size gönderilmiş Allah'ın bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz\" demişti. Ama onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalblerini saptırmıştı. Allah, yoldan çıkan milleti doğru yola eriştirmez.

Diyanet Vakfı

Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz? demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı. Allah, fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.

Edip Yüksel

Hani Musa, halkına: \"Ey halkım, benim, ALLAH'ın bir elçisi olarak size geldiğimi bildiğiniz halde neden beni incitiyorsunuz?\" demişti. Onlar eğrilince, ALLAH ta kalplerini eğriltti. ALLAH yoldan çıkmış toplulukları doğruya ulaştırmaz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Bir zaman Musa, kavmine: \"Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?\" demişti. Onlar eğrilince, Allah da kalblerini eğriltti. Allah fasıkları doğru yola iletmez.

Öztürk

Hani, Mûsa, toplumuna şöyle demişti: \"Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi olduğumu bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?\" Onlar bozulup sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan oluşmuş bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.

Suat Yıldırım

Hani bir vakit Mûsa kendi milletine “Ey benim milletim!” demişti, “Benim Allah'ın Resulü olduğumu bildiğiniz halde niçin bana böyle eziyet ediyorsunuz?” Onlar batıla meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı. Öyle ya, Allah yoldan çıkmakta direten bir güruha hidâyet etmez, onları, emellerine ulaştırmaz.

Süleyman Ateş

Bir zaman Musa, kavmine: \"Ey kavmim, benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?\" demişti. Onlar eğrilince Allah da kalblerini eğriltti. Allah, yoldan çıkanları doğru yola iletmez.

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ يَٰبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ إِنِّى رَسُولُ ٱللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًۭا لِّمَا بَيْنَ يَدَىَّ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَمُبَشِّرًۢا بِرَسُولٍۢ يَأْتِى مِنۢ بَعْدِى ٱسْمُهُۥٓ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَآءَهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ قَالُوا۟ هَٰذَا سِحْرٌۭ مُّبِينٌۭ ﴿٦﴾

Ve an o zaman ki hani Meryem oğlu İsa, ey İsrailoğulları demişti, şüphe yok ki ben, size, elimdeki Tevrat'ı gerçekleyen ve benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah elçisiyim; fakat o, onlara, apaçık delillerle gelince bu dediler, apaçık bir büyü.

Alİ Bulaç

Hani Meryem oğlu İsa da: \"Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi \"Ahmed\" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim\" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: \"Bu, açıkça bir büyüdür\" dediler.

Çeviriyazı

veiẕ ḳâle `îse-bnü meryeme yâ benî isrâîle innî rasûlü-llâhi ileyküm müṣaddiḳal limâ beyne yedeyye mine-ttevrâti vemübeşşiram birasûliy ye'tî mim ba`di-smühû aḥmed. felemmâ câehüm bilbeyyinâti ḳâlû hâẕâ siḥrum mübîn.

Diyanet İşleri

Meryem oğlu İsa: \"Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim\" demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: \"Bu, apaçık bir sihirdir\" demişlerdi.

Diyanet Vakfı

Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.

Edip Yüksel

Hani İsa, halkına: \"Ey İsrail oğulları, ben, size gönderilmiş ALLAH'ın bir elçisiyim. Benden önceki Tevrat'ı onaylayıcı ve benden sonra gelecek ve ismi daha çok övülen bir elçiyi müjdeliyorum.\" Sonra kendilerine apaçık delilleri gösterdiğinde, \"Bu apaçık bir büyüdür,\" dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Meryem oğlu İsa da: \"Ey İsrailoğulları! ben size Allah'ın elçisiyim. benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim).\" demişti. Fakat onlara apaçık delillerle gelince \"Bu, apaçık bir büyüdür.\" dediler.

Öztürk

Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: \"Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim.\" Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: \"Bu, katıksız bir büyüdür!\" dediler.

Suat Yıldırım

Vakti geldi, Meryem'in oğlu Îsâ da: “Ey İsrail oğulları! dedi, “Ben size Allah’ın Resûlüyüm. Benden önceki Tevrat’ı tasdik etmek, benden sonra gelip ismi “Ahmed” olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim. Ne zaman ki o peygamber, açık açık delillerle kendilerine geldi:”Bu, kesin bir büyüden ibarettir!” dediler. {KM, Yuhanna 14,16; 16,13; Matta 4,15-16; İşaya 42,1-4}

Süleyman Ateş

Meryem oğlu Îsa da: \"Ey İsrail oğulları, ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim\" demişti. Fakat (Îsa'nın müjdelediği elçi) onlara apaçık deliller getirince: \"Bu, apaçık bir büyüdür\" dediler.

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰٓ إِلَى ٱلْإِسْلَٰمِ ۚ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿٧﴾

Ve Müslümanlığa çağrıldığı halde yalan yere Allah'a iftira edenden daha zalim kimdir ki? Ve Allah, zalim topluluğu doğru yola sevketmez.

Alİ Bulaç

İslam'a çağrıldığı halde, Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez.

Çeviriyazı

vemen ażlemü mimmeni-fterâ `ale-llâhi-lkeẕibe vehüve yüd`â ile-l'islâm. vellâhü lâ yehdi-lḳavme-żżâlimîn.

Diyanet İşleri

Müslüman olmağa çağırılmışken gelmeyip Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah, zalim olan milleti doğru yola eriştirmez.

Diyanet Vakfı

İslam'a çağırıldığı halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

Edip Yüksel

İslam'a çağrıldığı halde ALLAH hakkında yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? ALLAH zalim topluluğu doğruya iletmez.

Elmalılı Hamdi Yazır

İslâm'a davet olunduğu halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

Öztürk

İslam'a/Allah'a teslim olmaya çağrılıp durduğu halde, yalanlar düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim vardır? Allah, zulme bulaşmış kişiler topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.

Suat Yıldırım

Allah'a itaate dâvet edildiğinde, bunu kabul etmediği gibi, üstelik uydurduğu yalanı Allah’a mal eden, Allah adına yalan söyleyenden daha zalim kim olabilir? Allah böyle zalimleri hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz.

Süleyman Ateş

İslama çağırıldığı halde, Allah'ın üstüne yalan atandan daha zalim kim olabilir? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

يُرِيدُونَ لِيُطْفِـُٔوا۟ نُورَ ٱللَّهِ بِأَفْوَٰهِهِمْ وَٱللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِۦ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْكَٰفِرُونَ ﴿٨﴾

Allah nurunu, ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler ve Allah'sa nurunu tamamlayacak, kuvvetlendirecektir ve isterse kafirlerin zoruna gitsin, istemesinler.

Alİ Bulaç

Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.

Çeviriyazı

yürîdûne liyuṭfiû nûra-llâhi biefvâhihim vellâhü mütimmü nûrihî velev kerihe-lkâfirûn.

Diyanet İşleri

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. İnkarcılar ne kadar istemeseler de, Allah nurunu, dinini tamamlayacaktır.

Diyanet Vakfı

Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.

Edip Yüksel

ALLAH'ın ışığını ağızlarıyla söndürmek isterler. İnkarcılar hoşlanmasa da ALLAH ışığını tamamlayacaktır.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.

Öztürk

İstiyorlar ki, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürsünler. Ama Allah, küfre batanlar hoş görmeseler de nurunu tamamlayacaktır.

Suat Yıldırım

Onlar Allah'ın nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nûrunu tamamlayacak (dünyanın her tarafına ulaştıracaktır).

Süleyman Ateş

Ağızlarıyle Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler hoşlanmasa da Allah, nurunu tamamlayacaktır.

هُوَ ٱلَّذِىٓ أَرْسَلَ رَسُولَهُۥ بِٱلْهُدَىٰ وَدِينِ ٱلْحَقِّ لِيُظْهِرَهُۥ عَلَى ٱلدِّينِ كُلِّهِۦ وَلَوْ كَرِهَ ٱلْمُشْرِكُونَ ﴿٩﴾

O, bir mabuttur ki Peygamberini, müşrikleri istemese de dini, bütün dinlere üst olsun diye doğru yolla ve gerçek dinle göndermiştir.

Alİ Bulaç

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.

Çeviriyazı

hüve-lleẕî ersele rasûlehû bilhüdâ vedîni-lḥaḳḳi liyużhirahû `ale-ddîni küllihî velev kerihe-lmüşrikûn.

Diyanet İşleri

Ortak koşanlar istemese de, dinini bütün dinlerden üstün kılmak için, Peygamberini, doğruluk rehberi Kuran ve gerçek dinle gönderen O'dur.

Diyanet Vakfı

Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.

Edip Yüksel

O, elçisini hidayet ve gerçek din ile gönderdi ki onu tüm dinlere üstün kılsın, ortak koşanlar hoşlanmasa da..

Elmalılı Hamdi Yazır

O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın.

Öztürk

Resulünü hidayet ve hak dini getirmek üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün kılsın.

Suat Yıldırım

O Resulünü, diğer bütün dinlere üstün kılmak için, hidâyet ve hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler bundan hoşlanmasınlar. [48,28; 9,33]

Süleyman Ateş

O, Elçisini, hidayet ve hak din ile gönderdi ki müşrikler hoşlanmasa da onu, bütün dinlere üstün getirsin.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ تِجَٰرَةٍۢ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍۢ ﴿١٠﴾

Ey inananlar, size bir alışveriş haber vereyim mi ki elemli azaptan kurtarsın sizi.

Alİ Bulaç

Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi?

Çeviriyazı

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû hel edüllüküm `alâ ticâratin tüncîküm min `aẕâbin elîm.

Diyanet İşleri

Ey inananlar! Sizi can yakıcı bir azabdan kurtaracak, kazançlı bir yolu size göstereyim mi?

Diyanet Vakfı

Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

Edip Yüksel

Ey inananlar, sizi acı azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi?

Elmalılı Hamdi Yazır

Ey İman edenler! Sizi acı bir azabdan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

Öztürk

Ey iman sahipleri! Dikkatlerinizi, sizi korkunç bir azaptan kurtaracak bir ticarete çekeyim mi:

Suat Yıldırım

Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi? Allah'a ve Elçisine inanır, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak sizin için çok hayırlıdır.

Süleyman Ateş

Ey inananlar, size, sizi acı azabdan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?

تُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَتُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ بِأَمْوَٰلِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌۭ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿١١﴾

İnanırsanız Allah'a ve Peygamberine ve savaşırsanız Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla; işte bu, bilseniz, size daha da hayırlıdır.

Alİ Bulaç

Allah'a ve O'nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

Çeviriyazı

tü'minûne billâhi verasûlihî vetücâhidûne fî sebîli-llâhi biemvâliküm veenfüsiküm. ẕâliküm ḫayrul leküm in küntüm ta`lemûn.

Diyanet İşleri

Allah'a ve Peygamberine inanırsınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla cihat edersiniz; bilseniz, bu sizin için en iyi yoldur.

Diyanet Vakfı

Allah'a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

Edip Yüksel

ALLAH'a ve elçisine inanırsınız, ALLAH'ın yolunda canınız ve paranızla çaba gösterirsiniz. Bu sizin için en iyisidir, bir bilseniz.

Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'a ve Resulüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin için en iyisi budur.

Öztürk

Allah'a ve onun resulüne inanır, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla didinirsiniz. İşte bu, sizin için en hayırlısıdır; eğer bilirseniz.

Suat Yıldırım

Ey iman edenler! Sizi gayet acı bir azaptan kurtaracak, üstelik size çok kârlı bir ticaret sağlayacak bir iş bildireyim mi? Allah'a ve Elçisine inanır, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla mücahede edersiniz. Eğer bilirseniz bunu yapmak sizin için çok hayırlıdır.

Süleyman Ateş

Allah'a ve Elçisine inanırsınız, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihadedersiniz. İşte bilirseniz, sizin için en iyisi budur.

يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّٰتٍۢ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ وَمَسَٰكِنَ طَيِّبَةًۭ فِى جَنَّٰتِ عَدْنٍۢ ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ ﴿١٢﴾

Suçlarınızı örter ve sizi, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere ve ebedi Adn cennetlerinde tertemiz evlere sokar; bu, pek büyük bir kurtuluş, kutluluk ve murada eriştir.

Alİ Bulaç

O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur.

Çeviriyazı

yagfir leküm ẕünûbeküm veyüdḫilküm cennâtin tecrî min taḥtihe-l'enhâru vemesâkine ṭayyibeten fî cennâti `adn. ẕâlike-lfevzü-l`ażîm.

Diyanet İşleri

Böyle yaparsanız, Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. Büyük kurtuluş budur.

Diyanet Vakfı

İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.

Edip Yüksel

Günahlarınızı bağışlar ve sizi içinden ırmaklar akan bahçelere ve Adn bahçelerindeki saraylara sokar. Büyük başarı budur.

Elmalılı Hamdi Yazır

(Eğer böyle yaparsanız Allah) sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.

Öztürk

Günahlarınızı affeder ve sizi, altından nehirler akan bahçelere, sürekli cennetlerdeki temiz-bereketli barınaklara yerleştirir. İşte bu en büyük başarıdır.

Suat Yıldırım

Böyle yaparsanız sizin günahlarınızı affeder ve içinden ırmaklar akan cennetlere ve özellikle Adn cennetlerinde çok güzel saraylara yerleştirir. İşte en büyük başarı, en büyük mutluluk budur.

Süleyman Ateş

(Böyle yapınız ki Allah) sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve durulmağa değer bahçeler içinde güzel konutlara koysun. İşte büyük başarı budur.

وَأُخْرَىٰ تُحِبُّونَهَا ۖ نَصْرٌۭ مِّنَ ٱللَّهِ وَفَتْحٌۭ قَرِيبٌۭ ۗ وَبَشِّرِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ﴿١٣﴾

Ve başka bir şey daha var ki seversiniz: Yardım ve zafer Allah'tan ve pek yakın bir fetih; ve müjdele inananları.

Alİ Bulaç

Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah'tan 'yardım ve zafer (nusret)' ve yakın bir fetih. Mü'minleri müjdele.

Çeviriyazı

veuḫrâ tüḥibbûnehâ. naṣrum mine-llâhi vefetḥun ḳarîb. vebeşşiri-lmü'minîn.

Diyanet İşleri

Bundan başka, sevdiğiniz bir şey daha: Allah katından bir yardım ve yakın bir zafer vardır. İnananlara müjde ver.

Diyanet Vakfı

Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.

Edip Yüksel

Bundan başka sevdiğiniz bir şey daha: ALLAH'tan bir destek ve yakın bir zafer... İnananları müjdele.

Elmalılı Hamdi Yazır

Seveceğiniz bir şey daha var: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih.. Müminleri müjdele.

Öztürk

Seveceğiniz daha başka şeyler de var: Allah'tan bir yardım, çok yakın bir fetih... İman sahiplerine müjde ver!

Suat Yıldırım

Memnun olacağınız bir şey daha var: Allah'tan bir yardım ve yakında gerçekleşecek bir zafer! Müminlere bunları müjdele!

Süleyman Ateş

Seveceğiniz bir şey daha var: Allah'tan bir zafer ve yakın bir fetih... Mü'minleri müjdele.

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ كُونُوٓا۟ أَنصَارَ ٱللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّۦنَ مَنْ أَنصَارِىٓ إِلَى ٱللَّهِ ۖ قَالَ ٱلْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ ٱللَّهِ ۖ فَـَٔامَنَت طَّآئِفَةٌۭ مِّنۢ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ وَكَفَرَت طَّآئِفَةٌۭ ۖ فَأَيَّدْنَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ عَلَىٰ عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا۟ ظَٰهِرِينَ ﴿١٤﴾

Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun, nitekim Meryem oğlu İsa da Havariyyun'a, Allah yolunda yardımcılarım kimdir demişti, Havariyyun, biziz Allah'ın yardımcıları demişlerdi; derken İsrailoğullarından bir bölük inanmıştı, bir bölük de kafir olmuştu; derken biz, inananları, düşmanlarına karşı kuvvetlendirmiştik de üst gelmişlerdi.

Alİ Bulaç

Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: \"Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?\" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: \"Allah'ın yardımcıları bizleriz.\" Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.

Çeviriyazı

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû kûnû enṣâra-llâhi kemâ ḳâle `îse-bnü meryeme lilḥavâriyyîne men enṣârî ile-llâh. ḳâle-lḥavâriyyûne naḥnü enṣâru-llâhi feâmeneṭ ṭâifetüm mim benî isrâîle vekeferaṭ ṭâifeh. feeyyedne-lleẕîne âmenû `alâ `adüvvihim feaṣbeḥû żâhirîn.

Diyanet İşleri

Ey inananlar! Allah'ın dininin yardımcıları olun. Nitekim, Meryem oğlu İsa, Havarilere: \"Allah'a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?\" deyince, Havariler: \"Allah'ın dininin yardımcıları biziz\" demişlerdi. İsrailoğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da inkar etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler.

Diyanet Vakfı

Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havarilere: Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? demişti. Havariler de: Allah (yolunun) yardımcıları biziz, demişlerdi. İsrailoğullarından bir zümre inanmış, bir zümre de inkar etmişti. Nihayet biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler.

Edip Yüksel

Ey inananlar, ALLAH'ı destekleyenler olun. Nasıl ki Meryem oğlu İsa, öğrencilerine, \"ALLAH yolunda kim benim destekçilerim olur?\" diye sormuştu. Öğrencileri, \"Biz ALLAH'ın destekçileriyiz,\" demişlerdi. İsrail oğullarından bir grup inandı, bir grup da inkar etti. İnananları düşmanlarına karşı destekledik; onlar üstün geldiler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa da havarilere: \"Allah'a (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir?\" demişti. Havariler: \"Allah (yolun)un yardımcıları biziz.\" dediler. İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkar etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler.

Öztürk

Ey iman sahipleri! Allah'ın yardımcıları olun! Hani, Meryem oğlu İsa, havarilere: \"Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?\" demişti de, havariler: \"Biz, Allah'ın yardımcılarıyız!\" cevabını vermişlerdi. Bunun ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler.

Suat Yıldırım

Ey iman edenler! Siz Allah'ın tarafında olunuz (O’nun dinine yardım ediniz). Nasıl ki Meryem’in oğlu Îsâ vaktiyle, havarilere: “Allah’ın yolunda giderken kim bana yardımcı olmak ister?” diye sorunca, havariler: “Biz Allah’ın tarafında oluruz!” diye cevap vermişlerdi. Neticede İsrailoğullarından bir kısmı Îsâ’nın peygamberliğine iman etti, bir kısmı da inkâr etti. Biz de iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik de onlar ötekilere üstün geldiler. {KM, Matta 4,19-20}

Süleyman Ateş

Ey inananlar, Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu Îsa da havarilere: \"Allah yolunda benim yardımcıları kimdir?\" demişti. Havariler: \"Allah(yolun)un yardımcların biziz\" dediler. İsrail oğullarından bir zümre inandı, bir zümre inkar etti. Biz de inananları, düşmanlarına karşı destekledik, onlar üstün geldiler.