Main pages

Surah The earthquake [Al-Zalzala] in Turkish

Surah The earthquake [Al-Zalzala] Ayah 8 Location Madanah Number 99

إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا ﴿١﴾

Yeryüzü, şiddetli bir depremle sarsılınca.

Alİ Bulaç

Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,

Çeviriyazı

iẕâ zülzileti-l'arḍu zilzâlehâ.

Diyanet İşleri

Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;

Diyanet Vakfı

Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,

Edip Yüksel

Yerin korkunç bir depremle sarsıldığı,

Elmalılı Hamdi Yazır

Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

Öztürk

Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman,

Suat Yıldırım

Yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman...

Süleyman Ateş

Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا ﴿٢﴾

Ve yeryüzü, ağırlıklarını çıkarınca.

Alİ Bulaç

Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,

Çeviriyazı

veaḫraceti-l'arḍu eŝḳâlehâ.

Diyanet İşleri

Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;

Diyanet Vakfı

Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,

Edip Yüksel

Yerin ağırlıklarını fışkırttığı,

Elmalılı Hamdi Yazır

Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

Öztürk

Ve toprak, ağırlıklarını çıkardığı zaman,

Suat Yıldırım

Ve yer bağrındaki ağırlıkları çıkardığı zaman...

Süleyman Ateş

Yer (bağrındaki) ağırlıklarını çıkardığı,

وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا ﴿٣﴾

Ve insan, ne oluyor ki buna deyince.

Alİ Bulaç

Ve insan: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;

Çeviriyazı

veḳâle-l'insânü mâ lehâ.

Diyanet İşleri

Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;

Diyanet Vakfı

Ve insan \"Ne oluyor buna!\" dediği vakit,

Edip Yüksel

İnsanın da, \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman,

Elmalılı Hamdi Yazır

Ve insan: \"Ona ne oluyor?\" dediği zaman.

Öztürk

Ve insan: \"Ne oluyor buna?\" dediği zaman,

Suat Yıldırım

İnsan şaşkın şaşkın: “Ne oluyor buna!” dediği zaman...

Süleyman Ateş

Ve insan: \"Ona ne oluyor?\" dediği zaman!

يَوْمَئِذٍۢ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا ﴿٤﴾

O gün, bütün haberlerini anlatınca.

Alİ Bulaç

O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.

Çeviriyazı

yevmeiẕin tüḥaddiŝü aḫbârahâ.

Diyanet İşleri

İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.

Diyanet Vakfı

İşte o gün (yer) haberlerini anlatır,

Edip Yüksel

İşte o gün (yer), haberlerini anlatacaktır.

Elmalılı Hamdi Yazır

O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.

Öztürk

İşte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatır.

Suat Yıldırım

İşte o gün yer, üstünde olan biten her şeyi anlatır:

Süleyman Ateş

İşte o gün (yer), haberlerini söyler.

بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا ﴿٥﴾

Çünkü Rabbin, vahyetmiştir, bildirmiştir ona.

Alİ Bulaç

Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.

Çeviriyazı

bienne rabbeke evḥâ lehâ.

Diyanet İşleri

İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.

Diyanet Vakfı

Rabbinin ona bildirmesiyle.

Edip Yüksel

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.

Elmalılı Hamdi Yazır

O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.

Öztürk

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.

Suat Yıldırım

Çünkü Rabbin ona bunları vahyeder.

Süleyman Ateş

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir (onun için başından geçenleri anlatır).

يَوْمَئِذٍۢ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًۭا لِّيُرَوْا۟ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٦﴾

O gün insanlar, gittikleri yerden gelirler, yaptıklarını görmek için.

Alİ Bulaç

O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.

Çeviriyazı

yevmeiẕiy yaṣdüru-nnâsü eştâtel liyürav a`mâlehüm.

Diyanet İşleri

O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.

Diyanet Vakfı

O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler.

Edip Yüksel

O gün, insanlar yapmış oldukları kendilerine gösterilsin diye bölükler halinde çıkagelirler.

Elmalılı Hamdi Yazır

O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

Öztürk

O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır.

Suat Yıldırım

İşte o gün bölükler halinde insanlar,kabirlerinden çıkıp yüce divana dururlar,ta ki yaptıklarının karşılığını görüp alırlar.

Süleyman Ateş

O gün insanlar, ayrı ayrı gruplar halinde (Yüce Divana) çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin.

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًۭا يَرَهُۥ ﴿٧﴾

Artık kim, bir zerre ağırlığı hayır yapmışsa görür onu.

Alİ Bulaç

Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.

Çeviriyazı

femey ya`mel miŝḳâle ẕerratin ḫayray yerah.

Diyanet İşleri

Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.

Diyanet Vakfı

Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.

Edip Yüksel

Kim bir atom ağırlığı iyilikte bulunursa onu görür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

Öztürk

Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.

Suat Yıldırım

Zerre ağırlığınca hayır yapan onu bulur,

Süleyman Ateş

Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür.

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۢ شَرًّۭا يَرَهُۥ ﴿٨﴾

Ve kim, bir zerre ağırlığı şer yapmışsa görür onu.

Alİ Bulaç

Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.

Çeviriyazı

vemey ya`mel miŝḳâle ẕerratin şerray yerah.

Diyanet İşleri

Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.

Diyanet Vakfı

Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.

Edip Yüksel

Ve kim bir atom ağırlığı kötülükte bulunursa onu görür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.

Öztürk

Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.

Suat Yıldırım

Zerre ağırlığınca şer yapan da onu bulur.

Süleyman Ateş

Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.