Setting
Surah The Beneficient [Al-Rahman] in Turkish
ٱلرَّحْمَٰنُ ﴿١﴾
Rahman.
Rahman (olan Allah)
erraḥmân.
Rahman olan Allah Kuran'ı öğretti;
Çok merhametli(Allah)
Rahman,
Rahmân (çok merhametli olan Allah)
O Rahman,
Rahman Kur'ân’ı öğretti.
Çok merhametli (Allah),
عَلَّمَ ٱلْقُرْءَانَ ﴿٢﴾
Kur'an'ı öğretti.
Kur'an'ı öğretti.
`alleme-lḳur'ân.
Rahman olan Allah Kuran'ı öğretti;
Kur'an'ı öğretti.
Kuran'ı öğretti.
Kurân'ı öğretti.
O öğretti Kur'an'ı,
Rahman Kur'ân’ı öğretti.
Kur'an'ı öğretti.
خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ ﴿٣﴾
insanı halketti,
İnsanı yarattı.
ḫaleḳa-l'insân.
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
İnsanı yarattı.
İnsanı yarattı.
İnsanı yarattı.
O yarattı insanı,
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
İnsanı yarattı.
عَلَّمَهُ ٱلْبَيَانَ ﴿٤﴾
ona dilleri, konuşmayı belletti.
Ona beyanı öğretti.
`allemehü-lbeyân.
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
Ona açıklamayı öğretti.
Ona beyanı (açıklama yeteneğini) öğretti.
Ona beyanı öğretti.
O belletti ona beyanı.
İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.
Ona beyanı (konuşup, düşüncelerini açıklamayı) öğretti.
ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۢ ﴿٥﴾
Güneş ve ay, hesapla hareket eyler.
Güneş ve ay (belli) bir hesap iledir.
eşşemsü velḳameru biḥusbân.
Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir.
Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir.
Güneş ve ay bir hesap ile (hareket etmekte) dir.
Güneş de ay da bir hesab iledir.
Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi.
Güneş ve Ay bir hesap ile hareket ederler. [36,38-40; 6,96]
Güneş de, Ay da bir hesap ile(cereyan etmekte)dir.
وَٱلنَّجْمُ وَٱلشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
Ve gövdesiz bitki ve gövdeli ağaç secde eder.
Bitki ve ağaç (O'na) secde etmektedirler.
vennecmü veşşeceru yescüdân.
Bitkiler ve ağaçlar O'nun buyruğuna boyun eğerler.
Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.
Yıldızlar ve ağaçlar secde etmektedirler.
Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.
Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.
Yıldızlar ve bitkiler hep secdededirler. [22,18]
Necm (bitkiler, yıldızlar) ve ağaçlar (Allah'a) secde etmektedirler.
وَٱلسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ ٱلْمِيزَانَ ﴿٧﴾
Ve göğü yüceltti ve ölçüyü koydu.
Gökyüzü, Onu da yükseltti ve mizanı koydu.
vessemâe rafe`ahâ veveḍa`a-lmîzân.
O, göğü yükseltmiştir; tartıyı koymuştur.
Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) O koydu.
Göğü yükseltti ve ölçüyü/dengeyi koydu.
Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.
Göğü bu âhenkle O yükseltti ve bu mîzânı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız. [57,25; 26,182]
Göğü yükseltti ve mizanı koydu.
أَلَّا تَطْغَوْا۟ فِى ٱلْمِيزَانِ ﴿٨﴾
Ölçüde, tartıda insafsızlık etmeyin.
Sakın mizanda 'haksızlık ve taşkınlık yapmayın.'
ellâ taṭgav fi-lmîzân.
Artık tartıda tecavüz etmeyin.
Sakın dengeyi bozmayın.
Ki ölçüyü aşmayasınız.
Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.
Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.
Göğü bu âhenkle O yükseltti ve bu mîzânı koydu ki siz de ders alıp ölçü dışına taşmayasınız. [57,25; 26,182]
Tartıda taşkınlık edip dengeyi bozmayın.
وَأَقِيمُوا۟ ٱلْوَزْنَ بِٱلْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا۟ ٱلْمِيزَانَ ﴿٩﴾
Teraziyi doğru tutun, adaletle tartın ve eksik tartmayın.
Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın.
veeḳîmü-lvezne bilḳisṭi velâ tuḫsirü-lmîzân.
Tartmayı doğru yapın, tartıyı eksik tutmayın.
Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.
Ölçüyü adaletle gözetiniz; ölçüyü kaybetmeyiniz.
Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.
Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı.
Öyleyse siz de tartıyı adaletle yapın, sakın teraziyi, dengeyi aksatmayın!
Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.
وَٱلْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ ﴿١٠﴾
Yeryüzünü alçalttı halka.
Yere gelince, onu da (yaratılmış bütün) varlıklar için alçalttı-koydu.
vel'arḍa veḍa`ahâ lil'enâm.
Allah, yeri yaratıkları için meydana getirmiştir.
Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.
Yeryüzünü tüm yaratıklar için yarattı.
(Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.
Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.
Allah yeryüzünü de canlı yaratıklar için alçaltıp döşedi.
(Allah) Yeri halk için koydu.
فِيهَا فَٰكِهَةٌۭ وَٱلنَّخْلُ ذَاتُ ٱلْأَكْمَامِ ﴿١١﴾
Orada meyveler ve lifli, kabuklu hurmalar var.
Onda meyveler ve salkımlı hurmalıklar var.
fîhâ fâkiheh. vennaḫlü ẕâtü-l'ekmâm.
Orada meyveler, salkımlı hurma ağaçları, kabuklu taneler, güzel kokulu otlar vardır.
Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
Orada meyvalar, salkımlı hurma ağaçları vardır.
Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.
Orada meyve çeşitleri, salkımlarla dolu hurma ağaçları, saplı ve yapraklı hububat ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Onda meyva(lar) ve salkımlı hurmalar var.
وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ ﴿١٢﴾
Yapraklı taneler var ve güzel kokulu otlar.
Yapraklı taneler ve güzel kokulu bitkiler.
velḥabbü ẕü-l`aṣfi verrayḥân.
Orada meyveler, salkımlı hurma ağaçları, kabuklu taneler, güzel kokulu otlar vardır.
Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Kabuklu taneler ve baharatlar.
Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.
Orada meyve çeşitleri, salkımlarla dolu hurma ağaçları, saplı ve yapraklı hububat ve hoş kokulu bitkiler vardır.
Saplı ve yapraklı dane(ler) ve hoş kokulu bitkiler var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Ey insanlar ve cinler! Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
(Ey insanlar ve cinler), Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
(Ey cinler ve insanlar topluluğu) Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍۢ كَٱلْفَخَّارِ ﴿١٤﴾
İyice pişmiş gibi kupkuru balçıktan, insanı halketti.
İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı.
ḫaleḳa-l'insâne min ṣalṣâlin kelfeḫḫâr.
O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır.
Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.
İnsanı, çömlek gibi kuru bir çamurdan yarattı.
Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.
İnsanı, pişirilmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı.
İnsanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı.
İnsanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı.
وَخَلَقَ ٱلْجَآنَّ مِن مَّارِجٍۢ مِّن نَّارٍۢ ﴿١٥﴾
Ve cinleri, coşup kaynayan ateşten yarattı.
Cann'ı (cinni) da 'yalın-dumansız bir ateşten' yarattı.
veḫaleḳa-lcânne mim mâricim min nâr.
Cinleri de yalın bir alevden yaratmıştır.
Cinleri öz ateşten yarattı.
Cinleri de dumansız ateşten yarattı.
Cinleri de hâlis ateşten yarattı.
Cini de ateşin dumansızından yarattı.
Cinni ise hâlis ateşten yarattı.
Cin'i de halis ateşten yarattı.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken; Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ ﴿١٧﴾
Rabbidir iki doğunun ve Rabbidir iki batının.
O, iki doğunun da Rabbidir, iki batının da Rabbidir.
rabbü-lmeşriḳayni verabbü-lmagribeyn.
O, iki doğunun Rabbidir, iki batının Rabbidir.
(O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
İki doğunun ve iki batının Rabbi.
(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de.
O hem iki doğunun, hem iki batının Rabbidir. [70,40; 73,9]
İki doğunun ve iki batının Rabbidir.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٨﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
مَرَجَ ٱلْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ ﴿١٩﴾
İki denizi salmıştır, nerdeyse karışacaklar.
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
merace-lbaḥrayni yelteḳiyân.
Acı ve tatlı sulu iki denizi birbirine kavuşmamak üzere salıvermiştir.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar.
(Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.
O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar.
İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar,
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌۭ لَّا يَبْغِيَانِ ﴿٢٠﴾
Fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.
İkisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.
beynehümâ berzeḫul lâ yebgiyân.
Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşamazlar.
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
Aralarında bir engel vardır; birbirinin sınırını aşıp karışmazlar.
Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.
Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.
Fakat aralarında bir engel bulunduğundan, birbirinin sınırını aşmazlar.
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢١﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
يَخْرُجُ مِنْهُمَا ٱللُّؤْلُؤُ وَٱلْمَرْجَانُ ﴿٢٢﴾
Her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
yaḫrucü minhüme-llü'lüü velmercân.
Bu iki denizden de inci ve mercan çıkar.
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
Çıkıyor onlardan inci ile mercan.
Onların her ikisinden inci ve mercan çıkar. [35,12]
İkisinden de inci ve mercan çıkar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٣﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Peki Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلَهُ ٱلْجَوَارِ ٱلْمُنشَـَٔاتُ فِى ٱلْبَحْرِ كَٱلْأَعْلَٰمِ ﴿٢٤﴾
Ve onundur denizde akıp giden dağlar gibi gemiler.
Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler O'nundur.
velehü-lcevâri-lmünşeâtü fi-lbaḥri kel'a`lâm.
Denizde yürüyen dağlar gibi gemiler O'nundur.
Denizde yüce dağlar gibi yükselen gemiler de O'nundur.
Denizde dağlar gibi akıp giden gemiler O'nundur.
Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur.
Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler de O'nundur.
Denizde koca dağlar gibi yüzen gemiler O'nundur.
Denizde koca dağlar gibi akıp giden kocaman gemiler de O'nundur.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٥﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۢ ﴿٢٦﴾
Yerin üstünde ne varsa fanidir.
(Yer) Üzerindeki herşey yok olucudur;
küllü men `aleyhâ fân.
Yeryüzünde bulunan her şey fanidir.
Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak.
Üzerinde bulunan herkes ölümlüdür.
Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.
Yer üzerinde bulunan herkes yok olacaktır.
Yerin üstünde olan herkes fanidir. [28,88; 18,28; 76,9]
(Yer) Üzerinde bulunan her şey yok olacaktır.
وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو ٱلْجَلَٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ ﴿٢٧﴾
Ve ancak ululuk ve kerem ıssı Rabbinin zatıdır kalan.
Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) baki kalacaktır.
veyebḳâ vechü rabbike ẕü-lcelâli vel'ikrâm.
Ancak, yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı bakidir.
Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı baki kalacak.
Sadece Görkemli ve Onurlu Rabbinin varlığı kalıcıdır.
Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır.
Sadece o bağış ve celal sahibi Rabbinin yüzü kalacaktır.
Ancak senin azamet ve kerem sahibi Rabbinin Zatı baki kalır.
Yalnız Rabbinin celal ve ikram sahibi yüzü baki kalacaktır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٢٨﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Peki, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
يَسْـَٔلُهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍۢ ﴿٢٩﴾
Ondan ister kim varsa göklerde ve yeryüzünde; o, her gün bir iştedir.
Göklerde ve yerde olan ne varsa O'ndan ister. O, her gün bir iştedir.
yes'elühû men fi-ssemâvâti vel'arḍ. külle yevmin hüve fî şe'n.
Göklerde ve yerde olan kimseler her şeyi O'ndan isterler; O her an kainata tasarruf etmektedir.
Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.
Göklerde ve yerde olan herkes O'na yalvarır. O her gün kesintisiz kontrol etmektedir.
Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.
Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.
Göklerde olan, yerde olan herkes, ihtiyaçları için O'na yalvarır (bütün bunları gerçekleştirmek için) O, her an yeni tecellilerle iş başındadır.
Göklerde ve yerde bulunanlar (her şeyi) O'ndan isterler. O, her gün (her an) yeni bir iştedir.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٠﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ ٱلثَّقَلَانِ ﴿٣١﴾
Ey iki ağır topluluk, insanlar ve cinler, yakında hesabınıza bakacağız.
Ey (yeryüzüne yükletilmiş) iki ağırlık (olan ins ve cin), yakında (ahirette hesabınızı görmek üzere) sizin için de vakit bulacağız.
senefrugu leküm eyyühe-ŝŝeḳalân.
Ey insan ve cin toplulukları! Sizin de hesabınızı ele alacağız.
Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.
Ey sorumlu iki topluluk, sizi elbette sorguya çekeceğiz.
Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.
Ey ağırlıklı ve onurlu iki toplum/ey insan ve cin toplulukları! Sizinle de meşgul olacağız.
Hele az bekleyin, ey cin ve ins topluluğu! Yakında sizin de sıranız gelecek!
Ey iki sekal, sizin için de boş vaktimiz olacak (sizin de hesabınızı göreceğiz).
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٢﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
يَٰمَعْشَرَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ إِنِ ٱسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا۟ مِنْ أَقْطَارِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ فَٱنفُذُوا۟ ۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَٰنٍۢ ﴿٣٣﴾
Ey cin ve insan topluluğu, ölümden kurtulmak için, göklerin ve yer yüzünün bucaklarından geçip kaçmaya gücünüz yeterse geçin, kaçın; fakat geçemezsiniz bir kudret olmadıkça.
Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız.
yâ ma`şera-lcinni vel'insi ini-steṭa`tüm en tenfüẕû min aḳṭâri-ssemâvâti vel'arḍi fenfüẕû. lâ tenfüẕûne illâ bisülṭân.
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresini aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa geçin! Ama Allah'ın verdiği bir güç olmaksızın geçemezsiniz ki!
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.
Ey insanlar ve cinler topluluğu, göklerin ve yerin sınırlarını aşmaya gücünüz yetiyorsa, aşıp geçin. Bir yetkiye sahip olmadan geçemezsiniz.
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz!
Ey cin ve ins topluluğu! Yapabilirseniz haydi göklerin ve yerin hududundan geçin bakalım!Ama geçemezsiniz, ancak üstün bir güç, kuvvetli bir delil ve ilimle geçebilirsiniz.
Ey cinler ve insanlar topluluğu, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeğe gücünüz yeterse geçin gidin. Ancak kudretle geçebilirsiniz.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٤﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌۭ مِّن نَّارٍۢ وَنُحَاسٌۭ فَلَا تَنتَصِرَانِ ﴿٣٥﴾
Üstünüze bir ateş yalımı ve erimiş bakır gönderilir de kaçamazsınız.
İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de 'kurtulup-başaramazsınız.'
yürselü `aleykümâ şüvâżum min nâriv venüḥâsün felâ tenteṣirân.
Ey insanlar ve cinler! Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de kurtulamazsınız.
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.
Üzerinize ateşten toplar ve ışınlar gönderilir; yardım görmezsiniz.
Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.
İkinizin de üzerine ateşten bir alev ve erimiş bakır/duman gönderilir de başarılı olamazsınız.
Üzerinize ateşler, duman alevleri gönderilir de artık kendinizi savunamazsınız. {KM, Mezmurlar 136,10; Çıkış 15; Tesniye 32,2}
İkinizin de üzerine, ateşten yalın alev ve kıpkızıl bir duman (yahut erimiş bakır) gönderilir, başaramazsınız.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٦﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ وَرْدَةًۭ كَٱلدِّهَانِ ﴿٣٧﴾
Derken gök yarılıp kırmızı bir gül rengine gelerek yağ gibi eriyince...
Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman;
feiẕe-nşeḳḳati-ssemâü fekânet verdeten keldihân.
Gök yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği zaman haliniz nice olur?
Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman,
Gök parçalanıp da, yağ gibi eridiği ve kırmızı bir güle dönüştüğü zaman...
Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
Gök yarılarak, eriyip kızarmış yağ/kırmızıya boyanmış deri gibi bir gül haline geldiği zaman,
Gök yarılıp kızıl sahtiyan gibi kıpkırmızı bir güle dönüştüğünde öyle müthiş işler olacak ki! {KM, Yoel 3,4; Resullerin işleri 2,20; Vahiy 6,12}
Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٨﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فَيَوْمَئِذٍۢ لَّا يُسْـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٌۭ وَلَا جَآنٌّۭ ﴿٣٩﴾
Ne insan, ne cin, artık o gün suçlu mudur, sorulmaz.
İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz.
feyevmeiẕil lâ yüs'elü `an ẕembihî insüv velâ cânn.
O gün ne insana ve ne cine suçu sorulur.
İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz.
O gün ne insana ne de cine günahından sorulmaz.
İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.
O gün günahlarından ne cin sorguya çekilir ne de insan.
Artık o gün insanlara ve cinlere günahları sorulmaz. Herkesin siması, soruya hacet bırakmaz.
O gün ne insana, ne de cin'e günahından sorulur.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٠﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
يُعْرَفُ ٱلْمُجْرِمُونَ بِسِيمَٰهُمْ فَيُؤْخَذُ بِٱلنَّوَٰصِى وَٱلْأَقْدَامِ ﴿٤١﴾
Suçlular, yüzlerindeki alametten tanınırlar da perçemlerinden ve ayaklarından tutulurlar.
(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.
yü`rafü-lmücrimûne bisîmâhüm feyü'ḫaẕü binnevâṣî vel'aḳdâm.
Suçlular simalarından tanınırlar da, alın saçlarından ve ayaklarından yakalanırlar.
Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
Suçlular yüzlerinden tanınır ve yaka paça götürülürler.
Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur.
Suçlular, yüzlerinden tanınır da yakalanırlar perçemlerinden ve ayaklarından.
Suçlular simalarından tanınırlar, perçemlerinden ve ayaklarından tutulup yaka paça cehenneme atılırlar.
Suçlular, simalarından tanınır, alınlar(ın)dan ve ayaklar(ın)dan tutulur.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٢﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayacaksınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِى يُكَذِّبُ بِهَا ٱلْمُجْرِمُونَ ﴿٤٣﴾
İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennem.
İşte bu, suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir.
hâẕihî cehennemü-lletî yükeẕẕibü bihe-lmücrimûn.
İşte suçluların yalanladıkları cehennem budur.
İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir.
İşte bu, suçluların yalanlayıp durduğu cehennemdir.
İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir.
İşte bu, günahkârların yalanlayıp durdukları cehennemdir.
Ve onlara: “İşte suçluların yalan saydıkları cehennem!” denilir.
İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir!
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ ءَانٍۢ ﴿٤٤﴾
Cehennemle içecekleri kaynar suyun arasında dolanıp dururlar.
Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar.
yeṭûfûne beynehâ vebeyne ḥamîmin ân.
Onlar, cehennem ateşiyle kaynar su arasında dolaşır dururlar.
Onlar, cehennemle kaynar su arasında dolaşır dururlar.
Onunla kaynar su arasında dönüp dolaşırlar.
Onunla kaynar su arasında dolaşırlar.
Onlar, onunla kaynar su arasında dolaşırlar.
Onlar cehennem ile kaynar su arasında devamlı gidip gelirler.
Onunla kaynar su arasında dolaşırlar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٥﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ جَنَّتَانِ ﴿٤٦﴾
Rabbinin tapısına varmaktan korkana iki cennet var.
Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır.
velimen ḫâfe meḳâme rabbihî cennetân.
Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.
Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.
Rabbinin görkeminden korkan (cin ve insan) lar için iki cennet vardır.
Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır.
Rabbinin makamından korkan kimseye iki cennet var.
Rabbinin huzuruna çıkmaktan endişe duyan mümine iki cennet var.
Rabbinin divanında dur(up hesap ver)mekten korkan kimseye iki cennet var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٧﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayabilirsiniz yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
ذَوَاتَآ أَفْنَانٍۢ ﴿٤٨﴾
İkisinde de türlütürlü nimetler var, çeşitçeşit ağaçlar.
Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler.
ẕevâtâ efnân.
Bu iki cennet türlü ağaçlarla doludur.
İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
Türlü besinlerle doludur her ikisi.
İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır.
İkisi de çeşit çeşit ağaçlarla/bitkilerle doludur.
Her iki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٤٩﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ ﴿٥٠﴾
İkisinde de iki ırmak var, akar.
İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.
fîhimâ `aynâni tecriyân.
Bu cennetlerden akan iki kaynak vardır.
İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.
İçlerinde akan pınarlar vardır.
İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.
O cennetlerde iki nehir var, kaynayıp akan.
İkisinde de akıp giden iki pınar vardır.
İkisinde de akıp giden iki kaynak var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥١﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَٰكِهَةٍۢ زَوْجَانِ ﴿٥٢﴾
İkisinde de her çeşit meyve, çifterçifter var.
İkisinde de her meyveden iki çift vardır.
fîhimâ min külli fâkihetin zevcân.
Bu cennetlerde türlü meyveden çift çift vardır.
İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır.
İkisinde de her meyveden iki çeşit vardır.
İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır.
O cennetlerde iki çift var her meyvadan.
İkisinde de her çeşit meyveler, çift çift vardır.
İkisinde de her meyvadan iki çift var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشٍۭ بَطَآئِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍۢ ۚ وَجَنَى ٱلْجَنَّتَيْنِ دَانٍۢ ﴿٥٤﴾
Öylesine döşemelere yaslanacaklar ki astarları kalın ipekten, her iki cennetin, devşirilip toplanacak meyveleri de ellerinin altında, pek yakın.
Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır.
müttekiîne `alâ füruşim beṭâinühâ min istebraḳ. vecene-lcenneteyni dân.
Orada, örtüleri parlak atlastan yataklara yaslanırlar; iki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.
Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.
Astarları atlastan yataklara yaslanırlar, her iki cennetin meyveleri pek yakındır.
Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.
Astarları atlastan döşeklere yaslanırlar. İki cennetin meyveleri elle alınacak kadar yakındır.
O cennetlikler, astarları kalın atlasdan döşeklere yaslanırlar. Her iki cennetin devşirilecek meyveleri, hemen ellerinin altında olacaktır. [69,23; 76,14]
(Orada) Astarları kalın atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌۭ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّۭ ﴿٥٦﴾
O cennetlerde, gözlerini, eşlerinden ayırmayan ve eşlerinden önce ne bir insan tarafından dokunulmuş, ne bir cin tarafından dokunulmuş eşler var.
Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
fîhinne ḳâṣirâtu-ṭṭarfi lem yaṭmiŝhünne insün ḳablehüm velâ cânn.
Orada, bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş, daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler vardır.
Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından dokunulmamış, bakışlarını dikmiş eşler vardır.
Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
O cennetlerde, bakışlarını eşlerine dikmiş öyle dilberler vardır ki, daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan.
O cennetlerde gözleri eşlerinden başkasını görmeyen, tatlı bakışlı öyle güzeller vardır ki, daha önce cin ve insanlardan hiç kimse kendilerine dokunmamıştır.
Onlarda bakışları kısa (yalnız kocalarına bakan) öyle dilberler de var ki, bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٧﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ ﴿٥٨﴾
O eşler, sanki yakut ve mercan.
Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.
keennehünne-lyâḳûtü velmercân.
Onlar yakut ve mercan gibidirler.
Sanki onlar yakut ve mercandırlar.
Onlar yakut ve mercan gibidirler.
Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.
Sanki yakut onlar, sanki mercan...
O hanımlar parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar.
Sanki onlar yakut ve mercandırlar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
هَلْ جَزَآءُ ٱلْإِحْسَٰنِ إِلَّا ٱلْإِحْسَٰنُ ﴿٦٠﴾
İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey olabilir mi?
İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır?
hel cezâü-l'iḥsâni ille-l'iḥsân.
İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?
İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?
İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?
İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?
İhsanın karşılığı sadece ihsan...
Öyle ya, iyiliğin neticesi iyilikten başka mı olacaktı!
İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ ﴿٦٢﴾
Bu iki cennetten başka iki cennet daha var.
Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var.
vemin dûnihimâ cennetân.
Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.
O ikisinin ötesinde iki cennet daha var.
Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.
İkisinden başka, iki cennet daha var.
Bu ikisinden başka, onların ikişer cenneti daha vardır.
Bu ikisinin ötesinde iki cennet daha var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٣﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
مُدْهَآمَّتَانِ ﴿٦٤﴾
İkisi de koyu yeşil.
Alabildiğine yemyeşildirler.
müẕâmmetân.
Renkleri koyu yeşildir.
Bu cennetler koyu yeşildirler.
Yemyeşildirler.
(Bu cennetler) yemyeşildirler.
İkisi de yeşil mi yeşil...
Bunlar da yemyeşildir.
Yemyeşildirler.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٥﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ ﴿٦٦﴾
İkisinde de iki pınar var, fışkırıp çıkar da akar.
İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.
fîhimâ `aynâni neḍḍâḫatân.
İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.
İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.
İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır.
İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır.
İkisinde de iki kaynak var, sürekli fışkıran.
Bunlarda da kaynayan iki pınar var.
İkisinde de fışkıran iki kaynak var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٧﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا فَٰكِهَةٌۭ وَنَخْلٌۭ وَرُمَّانٌۭ ﴿٦٨﴾
Her ikisinde de meyveler ve hurma ve nar var.
İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır.
fîhimâ fâkihetüv venaḫlüv verummân.
İkisinde de türlü türlü meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.
İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır.
Her ikisinde de meyvalar, hurmalar ve narlar vardır.
İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır.
İkisinde de meyve, hurma ve nar var.
Bunlarda da meyveler, hurmalar, narlar...
İkisinde de meyva, hurma ve nar var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦٩﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ خَيْرَٰتٌ حِسَانٌۭ ﴿٧٠﴾
O cennetlerde güzel huylu güzeller var.
Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.
fîhinne ḫayrâtün ḥisân.
Oralarda iyi huylu güzel kadınlar vardır.
İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır.
Her ikisinde de iyilikler, güzellikler vardır.
İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır.
İçlerinde iyi mi iyi, güzel mi güzel hanımlar var.
Onların da içinde iyi huylu, güzel hanımlar.
Onlarda da iyi huylu, güzel kadınlar var.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧١﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
حُورٌۭ مَّقْصُورَٰتٌۭ فِى ٱلْخِيَامِ ﴿٧٢﴾
Beyaz tenli, kara gözlü, otağlarda huriler.
Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar.
ḥûrum maḳṣûrâtün fi-lḫiyâm.
Çadırlar içinde ceylan gözlüler vardır.
Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş huriler vardır.
Çadırlara kapanmış güzeller
Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır.
Çadırlar içinde bekletilen huriler var.
Otaklarda eşlerine hasredilmiş güzeller.
Çadırlara kapanmış huriler.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٣﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌۭ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّۭ ﴿٧٤﴾
Eşlerinden önce ne bir insan dokunmuş onlara, ne bir cin.
Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
lem yaṭmiŝhünne insün ḳablehüm velâ cânn.
Onlara daha önce insan da, cin de dokunmamıştır.
Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
Daha önce onlara ne insan ne de cin dokunmamıştı.
Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
Daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan.
Öyle güzeller ki daha önce insanlardan ve cinlerden kimse kendilerine dokunmamıştır.
Bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٥﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ رَفْرَفٍ خُضْرٍۢ وَعَبْقَرِىٍّ حِسَانٍۢ ﴿٧٦﴾
Yeşil ipeklilerle düşenmiş sedirlere ve güzelim döşemelere yaslanırlar.
Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.
müttekiîne `alâ rafrafin ḫuḍriv ve`abḳariyyin ḥisân.
Cennetlikler orada yeşil yastıklara ve harikulade işlemeli döşeklere yaslanırlar.
Yeşil yastıklara ve harikulade güzel döşemelere yaslanırlar.
Yeşil yastıklara ve işlemeli halılara yaslanırlar.
Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.
Yeşil yastıklarda, emsalsiz döşekler üzerinde yatarlar yan.
Yeşil yastıklara ve hârikulade güzel güzel döşemelere yaslanırlar.
(Cennettekiler) Yeşil yastıklara ve harikulade güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٧٧﴾
Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
febieyyi âlâi rabbikümâ tükeẕẕibân.
Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?
Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
O halde Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz?
تَبَٰرَكَ ٱسْمُ رَبِّكَ ذِى ٱلْجَلَٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ ﴿٧٨﴾
Ululuk ve kerem ıssı Rabbinin adının şanı, pek yücedir.
Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne Yücedir.
tebârake-smü rabbike ẕi-lcelâli vel'ikrâm.
Büyük ve pek cömert olan Rabbinin adı ne yücedir!
Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.
Görkemli ve Onurlu Rabbinin ismi ne yücedir!
Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!
İkram ve kudret sahibi Rabbinin ismi öyle yüce ki...
Azamet ve kerem sahibi olan Rabbinin adı çok yücedir, çok yüce!
Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!