Settings
Surah Abundance [Al-Kauther] in Turkish
إِنَّآ أَعْطَيْنَٰكَ ٱلْكَوْثَرَ ﴿١﴾
Şüphe yok ki biziz sana kevseri veren.
Şüphesiz, Biz sana Kevser'i verdik.
innâ a`ṭaynâke-lkevŝer.
Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.
(Resulum!) Kuşkusuz biz sana Kevser'i verdik.
Biz sana bolca nimetler verdik.
Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.
Hiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini.
Biz gerçekten sana verdik kevser.
Biz sana Kevser'i (bol ni'met, ilim ve büyük şeref) verdik.
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَٱنْحَرْ ﴿٢﴾
Artık namaz kıl Rabbine ve kurban kes sen.
Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
feṣalli lirabbike venḥar.
Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.
Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kendini ada/yönel.
Öyleyse Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes.
O halde, sen de Rabbin için namaz kıl/dua et ve göğsünü gererek dimdik dur/sağ elini sol elinin üzerine koyup kıyam et/namazı vakti girer girmez kıl/kavrayışını bilgi ile derinleştir/eti yenecek hayvan kes!
Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver. [22,34]
Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve nahret (kurban kes veya ellerini boğazına kadar kaldırıp tekbir al).
إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ ٱلْأَبْتَرُ ﴿٣﴾
Şüphesiz, sana buğzeden yok mu, odur nesli kesilen.
Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.
inne şânieke hüve-l'ebter.
Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir.
Asıl mahfolacak olanlar sana kin duyanlardır.
Muhakkak ki sonu kesik olan, sana buğzedendir.
Kuşkun olmasın ki, ebter/soyu kesik, seni kötüleyenin ta kendisidir!
Doğrusu, seni kötüleyendir ebter!
Asıl sonu kesik olan, sana buğzedendir.