Settings
Surah The earthquake [Al-Zalzala] in Turkish
إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا ﴿١﴾
Yeryüzü, şiddetli bir depremle sarsılınca.
Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,
iẕâ zülzileti-l'arḍu zilzâlehâ.
Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;
Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,
Yerin korkunç bir depremle sarsıldığı,
Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman,
Yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman...
Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا ﴿٢﴾
Ve yeryüzü, ağırlıklarını çıkarınca.
Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,
veaḫraceti-l'arḍu eŝḳâlehâ.
Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;
Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,
Yerin ağırlıklarını fışkırttığı,
Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
Ve toprak, ağırlıklarını çıkardığı zaman,
Ve yer bağrındaki ağırlıkları çıkardığı zaman...
Yer (bağrındaki) ağırlıklarını çıkardığı,
وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا ﴿٣﴾
Ve insan, ne oluyor ki buna deyince.
Ve insan: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;
veḳâle-l'insânü mâ lehâ.
Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman;
Ve insan \"Ne oluyor buna!\" dediği vakit,
İnsanın da, \"Buna ne oluyor?\" dediği zaman,
Ve insan: \"Ona ne oluyor?\" dediği zaman.
Ve insan: \"Ne oluyor buna?\" dediği zaman,
İnsan şaşkın şaşkın: “Ne oluyor buna!” dediği zaman...
Ve insan: \"Ona ne oluyor?\" dediği zaman!
يَوْمَئِذٍۢ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا ﴿٤﴾
O gün, bütün haberlerini anlatınca.
O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.
yevmeiẕin tüḥaddiŝü aḫbârahâ.
İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.
İşte o gün (yer) haberlerini anlatır,
İşte o gün (yer), haberlerini anlatacaktır.
O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.
İşte o gün yerküre, tüm haberlerini söyler/anlatır.
İşte o gün yer, üstünde olan biten her şeyi anlatır:
İşte o gün (yer), haberlerini söyler.
بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا ﴿٥﴾
Çünkü Rabbin, vahyetmiştir, bildirmiştir ona.
Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.
bienne rabbeke evḥâ lehâ.
İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.
Rabbinin ona bildirmesiyle.
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir.
Çünkü Rabbin ona bunları vahyeder.
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir (onun için başından geçenleri anlatır).
يَوْمَئِذٍۢ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًۭا لِّيُرَوْا۟ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٦﴾
O gün insanlar, gittikleri yerden gelirler, yaptıklarını görmek için.
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.
yevmeiẕiy yaṣdüru-nnâsü eştâtel liyürav a`mâlehüm.
O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.
O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler.
O gün, insanlar yapmış oldukları kendilerine gösterilsin diye bölükler halinde çıkagelirler.
O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.
O gün insanlar, yapıp ettikleri kendilerine gösterilsin diye kümeler halinde ortaya fırlayacaklardır.
İşte o gün bölükler halinde insanlar,kabirlerinden çıkıp yüce divana dururlar,ta ki yaptıklarının karşılığını görüp alırlar.
O gün insanlar, ayrı ayrı gruplar halinde (Yüce Divana) çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin.
فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًۭا يَرَهُۥ ﴿٧﴾
Artık kim, bir zerre ağırlığı hayır yapmışsa görür onu.
Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.
femey ya`mel miŝḳâle ẕerratin ḫayray yerah.
Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.
Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
Kim bir atom ağırlığı iyilikte bulunursa onu görür.
Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür.
Zerre ağırlığınca hayır yapan onu bulur,
Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür.
وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۢ شَرًّۭا يَرَهُۥ ﴿٨﴾
Ve kim, bir zerre ağırlığı şer yapmışsa görür onu.
Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.
vemey ya`mel miŝḳâle ẕerratin şerray yerah.
Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.
Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.
Ve kim bir atom ağırlığı kötülükte bulunursa onu görür.
Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.
Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür.
Zerre ağırlığınca şer yapan da onu bulur.
Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.