Settings
Surah The Chargers [Al-Adiyat] in Turkish
وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًۭا ﴿1﴾
Gazilerin nefes nefese koşan,
فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًۭا ﴿2﴾
Koşarken tırnaklarıyla kıvılcımlar saçan,
فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًۭا ﴿3﴾
Sabah erkenden baskın basan,
فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًۭا ﴿4﴾
O esnada tozu dumana katan,
فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا ﴿5﴾
Derken düşman kuvvetinin ortasına dalan atların hakkı için ki:
إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌۭ ﴿6﴾
Gerçekten insan, Rabbine karşı çok nankördür!
وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌۭ ﴿7﴾
Kendisi de buna şahittir.
وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ ﴿8﴾
Ondaki mal hırsı pek şiddetlidir.
۞ أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ ﴿9﴾
Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,
وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ ﴿10﴾
Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,
إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّخَبِيرٌۢ ﴿11﴾
İşte bilhassa o gün, Rab'leri, onların bütün yaptıklarından haberdardır.