Settings
Surah The Fig [At-Tin] in Turkish
وَٱلتِّینِ وَٱلزَّیۡتُونِ ﴿1﴾
Andolsun incire ve zeytine,
وَطُورِ سِینِینَ ﴿2﴾
Sina Dağına,
وَهَـٰذَا ٱلۡبَلَدِ ٱلۡأَمِینِ ﴿3﴾
Ve andolsun bu güvenilir kente (Mekke'ye) ki;
لَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَـٰنَ فِیۤ أَحۡسَنِ تَقۡوِیمࣲ ﴿4﴾
Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.
ثُمَّ رَدَدۡنَـٰهُ أَسۡفَلَ سَـٰفِلِینَ ﴿5﴾
Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık.
إِلَّا ٱلَّذِینَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ فَلَهُمۡ أَجۡرٌ غَیۡرُ مَمۡنُونࣲ ﴿6﴾
Ancak inanıp erdemli davrananlar hariç; onlara kesintisiz bir ödül vardır.
فَمَا یُكَذِّبُكَ بَعۡدُ بِٱلدِّینِ ﴿7﴾
Artık neden hala bu dini yalanlıyorsun.
أَلَیۡسَ ٱللَّهُ بِأَحۡكَمِ ٱلۡحَـٰكِمِینَ ﴿8﴾
ALLAH bilgelerin En Bilgesi değil midir?
English
Chinese
Spanish
Portuguese
Russian
Japanese
French
German
Italian
Hindi
Korean
Indonesian
Bengali
Albanian
Bosnian
Dutch
Malayalam
Romanian