Main pages

Surah The Chargers [Al-Adiyat] in Turkish

Surah The Chargers [Al-Adiyat] Ayah 11 Location Maccah Number 100

وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًۭا ﴿١﴾

Andolsun soluya soluya koşanlara.

Alİ Bulaç

Soluk soluğa koşan (at)lara andolsun,

Çeviriyazı

vel`âdiyâti ḍabḥâ.

Diyanet İşleri

And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara;

Diyanet Vakfı

Harıl harıl koşanlara,

Edip Yüksel

Andolsun soluyarak aşanlara,

Elmalılı Hamdi Yazır

O harıl harıl (savaşa) koşanlara,

Öztürk

Yemin olsun soluyuşlarıyla ses çıkararak koşanlara/nefes nefese saldıranlara,

Suat Yıldırım

Gazilerin nefes nefese koşan,

Süleyman Ateş

Andolsun nefesleriyle (güp güp) ses çıkararak koşan(at)lara,

فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًۭا ﴿٢﴾

Tırnaklarıyle bastıkça taştan kıvılcım saçanlara.

Alİ Bulaç

(Tırnaklarıyla) Ateş saçanlara,

Çeviriyazı

felmûriyâti ḳadḥâ.

Diyanet İşleri

And olsun kıvılcımlar saçanlara;

Diyanet Vakfı

(Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,

Edip Yüksel

Ateş saçarak gidenlere,

Elmalılı Hamdi Yazır

(Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,

Öztürk

Çakıp çakıp ateş çıkaranlara,

Suat Yıldırım

Koşarken tırnaklarıyla kıvılcımlar saçan,

Süleyman Ateş

(Tırnaklariyle yerden) Ateş çıkaranlara,

فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًۭا ﴿٣﴾

Sabah çağı, düşmanı basanlara.

Alİ Bulaç

Sabah vakti baskın yapanlara.

Çeviriyazı

felmügîrâti ṣubḥâ.

Diyanet İşleri

Sabah sabah akına çıkanlara;

Diyanet Vakfı

(Ansızın) sabah baskını yapanlara,

Edip Yüksel

Sabah sabah akın edenlere,

Elmalılı Hamdi Yazır

Sabahleyin akın edenlere,

Öztürk

Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere,

Suat Yıldırım

Sabah erkenden baskın basan,

Süleyman Ateş

Sabahleyin akın edenlere,

فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًۭا ﴿٤﴾

Derken her yanı toza, dumana boğanlara.

Alİ Bulaç

Derken, orada tozu dumana katanlara,

Çeviriyazı

feeŝerne bihî naḳ`â.

Diyanet İşleri

Ve tozu dumana katanlara;

Diyanet Vakfı

Orada tozu dumana katanlara,

Edip Yüksel

Toz koparanlara,

Elmalılı Hamdi Yazır

Tozu dumana karıştıranlara,

Öztürk

Derken, onunla toz duman çıkaranlara,

Suat Yıldırım

O esnada tozu dumana katan,

Süleyman Ateş

(Koşarak) Toz koparanlara,

فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا ﴿٥﴾

Derken düşman topluluğunun ta ortasına dalanlara.

Alİ Bulaç

Bununla bir (düşman) topluluğun orta yerine kadar dalanlara.

Çeviriyazı

fevesaṭne bihî cem`â.

Diyanet İşleri

Düşman topluluğunun içine dalanlara ki:

Diyanet Vakfı

Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki,

Edip Yüksel

Ve topluluğun içine dalanlara ki;

Elmalılı Hamdi Yazır

Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,

Öztürk

Derken, onunla bir topluluğun ortasına dalanlara ki,

Suat Yıldırım

Derken düşman kuvvetinin ortasına dalan atların hakkı için ki:

Süleyman Ateş

Derken bir topluluğun ortasına dalanlara.

إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌۭ ﴿٦﴾

Şüphe yok ki insan, Rabbine karşı pek inatçıdır, pek nankördür.

Alİ Bulaç

Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür.

Çeviriyazı

inne-l'insâne lirabbihî lekenûd.

Diyanet İşleri

İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

Diyanet Vakfı

Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.

Edip Yüksel

İnsan Rabbine karşı çok nankördür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.

Öztürk

İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!

Suat Yıldırım

Gerçekten insan, Rabbine karşı çok nankördür!

Süleyman Ateş

(Bunlara andolsun) Ki insan, Rabbine karşı çok nankördür.

وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌۭ ﴿٧﴾

Ve şüphe yok ki o, buna tanıktır.

Alİ Bulaç

Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir.

Çeviriyazı

veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd.

Diyanet İşleri

Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.

Diyanet Vakfı

Şüphesiz buna kendisi de şahittir,

Edip Yüksel

Üstelik buna da tanıktır.

Elmalılı Hamdi Yazır

Ve kendisi de buna şahittir.

Öztürk

Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.

Suat Yıldırım

Kendisi de buna şahittir.

Süleyman Ateş

Ve o da buna şahiddir.

وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ ﴿٨﴾

Ve şüphe yok ki insan, hayrına yarıyan malamülke karşı da pek düşkündür, pek nekestir.

Alİ Bulaç

Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan) çok katıdır.

Çeviriyazı

veinnehû liḥubbi-lḫayri leşedîd.

Diyanet İşleri

Gerçekten mala da pek düşkündür.

Diyanet Vakfı

Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.

Edip Yüksel

O mala çok düşkündür.

Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır.

Öztürk

O, mal ve servet arzusu yüzünden alabildiğine katıdır.

Suat Yıldırım

Ondaki mal hırsı pek şiddetlidir.

Süleyman Ateş

Doğrusu o, malı çok sever.

۞ أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ ﴿٩﴾

Fakat bilmez mi ki kabirlerdekiler, dışarı çıkınca.

Alİ Bulaç

Yine de bilmeyecek mi? Kabirlerde olanların 'deşilip dışa atıldığı,'

Çeviriyazı

efelâ ya`lemü iẕâ bü`ŝira mâ fi-lḳubûr.

Diyanet İşleri

İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

Diyanet Vakfı

Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?

Edip Yüksel

Bilmez mi ki, mezardakiler ortaya atıldığı,

Elmalılı Hamdi Yazır

Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak.

Öztürk

Bilmez mi ki o, kabirler içindekiler dışarı fırlatıldığında,

Suat Yıldırım

Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,

Süleyman Ateş

Bilmez mi o, kabirlerde olanlar dışarı atıldığı,

وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ ﴿١٠﴾

Ve gönüllerdekiler, meydana vurulup bilinince.

Alİ Bulaç

Göğüslerde olanların derlenip-devşirildiği zamanı?

Çeviriyazı

veḥuṣṣile mâ fi-ṣṣudûr.

Diyanet İşleri

İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?

Diyanet Vakfı

Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman,

Edip Yüksel

Ve göğüslerde gizlenenler açığa çıkarıldığı zaman,

Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sinelerin içindekiler derlenecek.

Öztürk

Göğüslerin içindekiler derlenip toplandığında,

Suat Yıldırım

Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı?Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,

Süleyman Ateş

Göğüslerde bulunanlar devşirildiği zaman,

إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍۢ لَّخَبِيرٌۢ ﴿١١﴾

Şüphe yok ki Rabbin, o gün, onların her şeyini bilir elbette.

Alİ Bulaç

Şüphesiz, o gün Rableri, kendilerinden gerçekten haberdardır.

Çeviriyazı

inne rabbehüm bihim yevmeiẕil leḫabîr.

Diyanet İşleri

Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.

Diyanet Vakfı

Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdar

Edip Yüksel

Evet o gün Rab'leri onların herşeyinden haberlidir.

Elmalılı Hamdi Yazır

O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır

Öztürk

Hiç kuşkusuz, o gün, Rableri onlardan iyice haberdar olacaktır.

Suat Yıldırım

İşte bilhassa o gün, Rab'leri, onların bütün yaptıklarından haberdardır.

Süleyman Ateş

O gün Rabbleri onların her halini haber almış(gizli ve açık bütün yaptıklarını bilmiş)tir.